Size bir kişi gelip de yarın güneş hiç doğmayacak deseydi inanır mıydınız? Elbette ki inanmazdınız. Çünkü Allah geceyi ve gündüzü sürekli olarak yaratmaktadır. İnsan, gece uyumak üzere yatağına yatarken, belli bir vakit sonra Güneş’in doğacağına ve bir gün önceki gibi aynı seyrin tekrar yaşanacağına emin olur. Çünkü Allah, sebepler dahilinde bu dünyayı bu sistem üzerine yaratmıştır. Bu Allah’ın fazlındandır. İnsanlar istedikleri kadar, Güneş’in her sabah mutlaka doğmasını, akşam olup batmasını, geceleyin yıldızlarla bezeli bir gökyüzünün oluşmasını, dünyanın konumuna, büyüklüğüne, Güneş’e olan uzaklığına bağlamaya çalışsınlar, asıl sebep başkadır. Asıl sebep, Allah’ın bu sistemi bu şekilde yaratmış olmasıdır. Allah dilediği an, insanların sebeplere bağladıkları bu sistem bir anda altüst olabilir. Ve bunu geri getirmeye kimsenin gücü yetemez.
Allah bunu Kuran’da haber vermiştir:
De ki: "Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size aydınlık verecek ilah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?" (Kasas Suresi, 71)
Geceyi ve gündüzü kesintisizce Yaratan Rabbimiz’dir. Güneş ve Ay, Rabbimiz’in emrindedir. Günün ve gecenin ardarda gelişi, beklenen bir vakitte mutlaka Güneş’in doğuşu, Rabbimiz’in dilemesiyledir. Her biri, Rabbimiz’in rahmeti ve insanın üzerindeki kesintisiz lütfu sebebiyle insanın emrine sunulmuştur. Bu Allah’ın sonsuz sanatının eşsiz birer tecellisidir.
Allah ayetlerinde Güneş’e ve Ay’a boyun eğdirilmiş olduğunu açıklamaktadır:
Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. Güneş ile ayı emre amade kılmıştır. Her biri, adı konulmuş bir süreye kadar akıp gider. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Lokman Suresi, 29)