ne önemli uyarı ve tavsiyelerde bulundu. Sözlerine emeklilik cümlesiyle başlayan Vali Erdoğan Bektaş, son günlerde sıklıkla bu cümleyi duymaya başladığını ve bir okuldaki 300-500 öğrencinin kaderinin kendi dertlerine bağlanamayacağının kabul edilemeyeceğini söyledi. Bunların kimsenin sorunlarıyla ilişkilendirilemeyeceğini belirten Vali Bektaş, "Buna hiç kimsenin hakkı yok. Bunun Hesabini biz sormuyorsak yarın Allah soracak" dedi.
Eline fırsat geçtiğinde hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacağının altını çizen Bektaş, "Hiç kimseye acımıyorum, acımayacağım, acımadım da. Ama her zaman fırsat geçmeyebiliyor" şeklinde gözdağı verdi.
"ÇILDIRIYORUM"
Koca bir okulun bir adamın emeklilik hesaplarına kurban edilemeyeceğini ifade eden Bektaş, "Bu işi yapmayacak olan çekip gitsin. Şart değil okul müdürü olmak. Ben çıldırıyorum. Bir okula gidiyorum pırıl pırıl. Diğer bir okula gidiyorum pislik içinde" dedi.
"DİĞER VALİLERLE KENDİMİ KIYASLIYORUM"
ile kıyaslaması gerektiğini kaydetti. Her sabah kendisini diğer illerin valileri ile kıyasladığını belirten Bektaş, "İşini iyi yapan müdürlerin okullarında yüzler gülüyor. İşini iyi yapmayan müdürlerin okullarında ise yüzler asık. Müdürlerimiz güçlerinin sınırlarını zorlamalıdırlar. Aileleri eğitim öğretim sürecine ortak eden okullarımız başarıyı yakalayabiliyorlar. Bunu başaramayan müdürlerimizin okullarında ise öğrencilerin yüzü gülmüyor. Bazı okullarda müdürlerin özellikle benim emekliliğim geldi demesi canımı çok sıkıyor. Özel dertlerimizi, sorunlarımızı ve hesaplarımızı okulun önüne koyamayız. Elime fırsat geçerse acımam, acımayacağım ve hiç acımadım. 250'nin üzerinde öğrencisi olan koca bir okul bir müdürün emeklilik hesabına kurban edilemez. Ben yapamıyorum diyen arkadaşımız varsa gitsin. Diğer okullardaki durum ile kendi okulundaki durumu kıyaslasın. Ben her sabah kalktığımda 80 ilin valisi ile kendimi kıyaslıyorum. Ben bunu niye yapamamışım, nasıl yapabilirdim diye düşünüyorum. Atandığı okulu, mevkisini beğenmeyen varsa derhal o koltuğu boşaltsın. Bakıyorum bazı okullar pırıl, pırılken bazı okullar pislik içinde. İşini iyi yapmayan adamı görmeye tahammülüm yok. Geleceğimizle oynamaya kimsenin hakkı yok. Kimse bu vebalin altından kalkamaz. En az şikayet etmesi gereken kişiler eğitimcilerdir. Çünkü eğittikleri insanları iyi eğitemedikleri için sorun vardır" diye konuştu.
"SİSTEMDEKİ DEFOLARI DOLDURMALIYIZ"
miz genelde ailelerin çocuklarının eğitimiyle ilgili olmadıklarından yakınıyorlar. Aileler eğitime bu kadar önem vermiyor, para harcamıyorsa bu kadar dershane nasıl var? Ne zaman dershane tabelaları kalkarsa bilin ki o zaman biz işimizi doğru yapıyoruz demektir. Dershanelere karşı değiliz. Ne zaman sistemdeki defoları doldururuz o zaman sorun çözülür" dedi.
"DENEME SINAVI SONUÇLARI SEVİNDİRİCİ"
Milli Eğitim Müdürü Nihat Tarakçı ise, toplantıda yaptığı konuşmada gerek SBS, gerekse ÖSS'de 2010-2011 eğitim öğretim döneminde önemli bir başarıya imza attıklarını, 2011-2012 eğitim öğretim döneminde ise elde ettikleri derecelerin altına düşmemeleri gerektiğini söyledi. SBS'ye yönelik düzenledikleri deneme sınavının ortalamasının, geçtiğimiz yıl Kastamonu'ya Türkiye 8'inciliği getiren başarı ortalamasının üstünde çıktığını açıklayan Tarakçı şunları söyledi:
"2007 yılında SBS'de 40'ıncı, ÖSS ve LYS'de ise 70'inci sıralarda geziniyorduk. Başarı başaracağım diyenindir. İnandık ve başardık. İnanmazsanız başaramazsınız. Biz size inandık, siz bize. Siz öğretmenlerinize inandınız onlar öğrencilere ve velilere. Geçtiğimiz yıl SBS'de 8'inci, ÖSS'de 4'üncü, TM'de ise 2'nci olduk. Ama ne zaman başarılıyım derseniz o zaman başarıdan uzaklaşmaya başlarsınız. Bu başarı ile yetinmeyeceğiz. Bu sene yükümüz daha ağır. Bu derecelerin altına düşmemiz gerekiyor. Durumumuzu görmek içinde SBS'ye yönelik bir deneme sınavı gerçekleştirdik. Sonuçlar mutluluk verici. Kastamonu olarak 2010 yılı SBS'de 269 ortalama ile Türkiye sekizincisi olduk. Son yaptığımız sınava göre yeni ortalamamız 290. 9 sınıfta geçen yıl ortalama 148 iken bu yıl 163. 10'uncu sınıfta 138 iken şimdi 165. 11'inci sınıfta geçen yıl ortalama 150 iken bu sene ortalama 196. 12'inci sınıfta ise geçen yıl 168 olan ortalamamız son yaptığımız deneme sınavına göre 181'e çıkıyor. Hepinizi kutluyorum ama bununla övünüp, yetinmeyeceğiz. Sonuna kadar çalışacağız. Daha çok çalışacağız. Yarın öleceğimizi, görevden alınacağımızı bilsek yinede çok çalışmalıyız."
OKUR-YAZAR ORANI DÜŞÜK
Okullaşma oranları ile ilgilide toplantıda bilgiler veren Tarakçı, 2000 yılında bu yana bu noktada büyük bir atılım sergilediklerine işaret ederken sadece okur-yazar oranının arttırılması yönünde daha çok çaba harcamak zorunda olduklarını belirtti. İlköğretim de okullaşma oranı yüzde 102 iken okur-yazar oranının yüzde 86'da olmasının üzüntü verici olduğunu kaydeden Tarakçı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2000'li yıllarda okul öncesi okullaşma oranımız yüzde 8'idi. 2007'de bu rakam yüzde 28'e çıktı. Şuan okul öncesi okullaşma oranımız yüzde 86. 2000 yılında ilköğretimde okullaşma oranımız yüzde 96'ydı. Şimdi ise ilköğretimde okullaşma oranımız yüzde 102. Ortaöğretimde yüzde 60'tan yüzde 78'e çıktık. Ciddi bir ivme kazandık. Kız öğrenci sayımız erkek öğrenci sayımız ile hemen hemen aynı. Sadece okur-yazarlık konusunda daha çok çaba sarf etmeliyiz. İlköğretim okullaşma oranı yüzde 102 olan bir kentte okur-yazar oranının yüzde 86 olması üzüntü verici."
"GAVURA KIZIP, ORUÇ BOZMAYACAĞIZ"
İlk kez bu sene dördüncü sınıftan itibaren uygulanmaya başlanan DynEd Yabancı Dil Eğitim Projesi'ne de değinen Tarakçı, Romanya'da yabancı dil bilmedikleri için yemek siparişi veremediklerini ve yeni yetişen neslin en az bir yabancı dil bilmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Tarakçı, "DynEd önemli bir proje. Çalışmalarımızla birlikte yürüteceğiz. Romanya'ya altı arkadaş gittik ama bir sipariş veremedik. .Çocuklarımızın yabancı dil bilmesi önemli. Abdurrahmanpaşa Lisesi'nde Osmanlı dönemine ait bir diploma var. O diplomada o dönemde altıya yakın yabancı dil eğitimi verildiği açıkça görülüyor. Bizim atalarımız bunu başarmışlar. Biz neden yapamayalım. Okullarımızdaki İngilizce ortalamamızda bir düşüş söz konusu. Geçen yıl 38.43 olan yabancı dil ortalamamız bu sene 20.48'e kadar geriledi. Gavura kızıp, oruç bozmayacağız. Bu düşüşün nedenlerini araştırıp, gerekli önlemleri alacağız" dedi.
Kastamonu'da 9 bin civarında okuma yazma bilmeyen vatandaşın bulunduğunu hatırlatan Tarakçı, bunlardan bin tanesine okuma-yazma öğrettiklerini fakat geriye kalan 9 bin vatandaşın hala okuma yazma bilmediğini ve bu konuda da okul müdürlerinden tespit isteyerek kendilerine bildirmelerini istedi.
İHA
Haber Kaynağı : Haberturk.com