Mecliste basın toplantısı düzenleyen Hamzaçebi, Fransa Anayasa Konseyinin kararının son derece önemli olduğunu belirterek, kararın gerekçelerinin bütün dünyaya örnek olacak nitelikte olduğunu savundu. ''Önemli olan buradaki gerekçelerin Türkiye gibi ülkeler tarafından örnek alınmasıdır'' diyen Hamzeçebi, Fransa Anayasa Konseyinin, yasayı ''ifade ve iletişim özgürlüğüne aykırı olduğu'' gerekçesiyle iptal ettiğini hatırlattı.
Türkiye'de hem iktidar hem de muhalefetin karar karşısında mutluluğunu ifade ettiğini belirten Hamzaçebi, şöyle konuştu:
''Muhalefetin karardan mutlu olması çok doğaldır. CHP olarak biz bu yasayı ifade ve iletişim özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olarak nitelendirdik, bunun bir sonucu olarak Türkiye ile Fransa ilişkilerinin gerilmesi ve olumsuz sürece girmesiydi. Konsey kararıyla Türkiye-Fransa ilişkilerinin olumlu seyre girmesi ayrıca önemli ve mutluluk verici bir konudur. Ancak Hükümet bakanlarının ve diğer yetkililerin bu kararı mutlulukla karşılarken, bunun gerekçelerini bir kenara atmaları ya da bu gerekçelerin Türkiye için geçerli olmamasını çok ilginç buluyorum. Türkiye'de ifade, düşünce, iletişim özgürlüğü yoktur. Bu kararı mutlulukla karşılayan Hükümetimize kararın gerekçelerini dikkatlice okumasını öneriyorum. Türkiye'de yumurta atma bir terör eylemi sayılıyor, yumurta atan öğrenciler terör örgütü mensubu olarak yargılanıyor, iktidar karşıtı düşünce ifade eden gazeteciler, siyasetçiler, aydınlar bugün Silivri toplama kampında, o toplama kampıyla görevli mahkemede hukuksuz şekilde yargılanıyor. Bu karar, Türkiye'ye de örnek olmalıdır.
Konseyin 11 üyesinden 8'i iptal yönünde oy kullanırken 3 üye karara katılmamış. Birisi eski Cumhurbaşkanı Chirac, hafıza kaybı nedeniyle karara katılmadı, diğer üye daha önce senatör olduğu dönemde konuya ilişkin önerge vermesi nedeniyle kendisini taraf görüyor ve yasa görüşmelerine katılmıyor, üçüncü üye de konuyla ilişkin olarak daha önce görüş beyan ettiği için görüşmelere katılmıyor. Bu da çok önemlidir. Bu üyelerin, 'daha önce beyanda bulundum, taraf oldum, görüşmelere katılmayacağım' tutumu bize de örnek olmalı. Türkiye'de bunun tam aksi uygulamaları yaşıyoruz. Fransa Anayasa Konseyinin bu kararı, yürütme yanında yargıya da bizim Anayasa Mahkememizin Başkanına da örnek olmalı.''
Fransa'da çok güçlü bir Cumhurbaşkanı olduğunu belirten Hamzaçebi, ''Fransız Anayasa Konseyi bu güçten etkilenmeksizin özgür şekilde karar vermiştir. Türkiye'de Hükümetin, yürütmenin, Başbakan'ın gücünden etkilenmeyecek bir yargı makamı var mıdır, merak ediyorum. Bir yüksek yargı veya Anayasa Mahkemesi başkanı var mıdır, merak ediyorum. Bu açıdan da Türkiye'ye örnek olmalı. Yürütme hiçbir zaman yargıyı kontrol etme arzusunda olmamalı'' dedi.
''Olayı o günün şartlarında değerlendirmek gerekiyor''
Hamzaçebi, ''Merve Kavakçı'ya iadeiitibar yapılmalı mı?'' sorusuna, olayın o günün şartları içinde gerçekleştiğini ve yargı yolu da denendiğini belirterek, ''O olayı o günün şartları içinde değerlendirmek gerekiyor'' dedi.
Merve Kavakçı'nın vatandaşlıktan çıkarılması işlemini son derece ağır bulduğunu ifade eden Hamzaçebi, ''Kavakçı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilir. O yıllarda hukuk kendi içinde işlemişti, hem çifte vatandaşlık durumu söz konusuydu. Yargı kendi içinde o değerlendirmeleri yaptı, gerekli şartları taşıyorsa sayın Kavakçı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilir'' diye konuştu.
Hamzeçebi, ''Daha çok iadeiitibar tartışılıyor'' denmesi üzerine, ''Parlamentonun kurallarını yeniden tartışalım derseniz bu başka bir şey. Bunu buralara getirmeyi doğru bulmuyorum. Kavakçı, gerekli şartları taşıyorsa, vatandaşlığa dönmek istiyorsa dönebilir. Bu konuda engeller varsa düzeltilebilir. Ama parlamentonun kendi kurallarını tartışalım derseniz onu doğru bulmuyorum'' karşılığını verdi.
Konunun tutuklu milletvekillerine maaş verilmesi düzenlemesinden sonra gündeme geldiğini, ancak iki olayın birbirinden farklı olduğunu belirten Hamzaçebi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının itibarlarının iadesi konusunda verdikleri teklif bulunduğunu, bunun hiç tartışılmadığını söyledi. Hamzaçebi, ''Gelin bu teklife öncelik verelim'' dedi.
Hamzaçebi, ''Tutuklu milletvekilleri Türkiye'de demokrasinin bir ayıbıdır. Milli irade milletvekillerinin Mecliste olmasını öngörüyor ama yargı bu iradenin önünde engel oluşturuyor. Yargı ilk kez milli iradenin önünde engel oluşturmuştur. Yargının özgürlüklerin önünü açması gerekir. Burada özgürlüklerin önünde engeldir. Tutuklu milletvekilleri konusunda sadece yargıya değil, Hükümete de düşen görev vardır, Hükümeti de göreve davet ediyorum'' diye konuştu.
''Çocuklara soralım''
4 4 4 teklifinin kamuoyunda büyük tepki gördüğünü iddia eden Hamzaçebi, teklifin Türkiye'nin geleceğini bağladığını savundu. Hamzeçebi, teklifle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
''4 4, 8'den küçüktür. 8, 4 4'ten büyüktür. Kesintisiz eğitimi ikiye parçalamak suretiyle elde edeceğiniz yarar, 8 yıllık kesintisiz eğitimin sağladığı yararın çok altındadır. Çocuk işçiliğin önünü açacak. 10 yaşında çocukların meslek seçecek durumunda kalmaları, ileride onların hayat boyu yaşayacağı pişmanlıklara neden olabilir. 10 yaşındaki çocuk hangi mesleği seçeceğini bilemez, o çocuk o konuda karar verebilecek durumda değil. O kararı anne ve babası verecektir. Anne babanın vereceği karar çocuğun geleceğini karartabilir. Açıköğretimin kaldırılması veya sınırlandırılması, konunun özündeki sorunu çözmemektedir. 10 yaşındaki çocuk meslek seçebilecek durumunda değil. Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi var; 'Çocuklar kendileri hak sahibi kişilerdir. Çocuklar hakların öznesidir' diyor. Çocukları ilgilendiren bir düzenleme var, çocukların görüşünü alalım. Soralım çocuklara...Reklamlara gelince çocuklar bu ülkenin unsurları ama iş eğitme gelince çocuklar bu ülkenin asli unsuru sayılmıyor. Çocuklara '10 yaşında mı yoksa 14-15 yaşından sonra mı meslek eğitime başlamak istiyorsun?' diye sorsak tercih ikinciden yana olacak.''
AA
Haber Kaynağı : Haber7.com