Değerli Basın Mensupları…
Basın toplantımıza teşrifinizden dolayı hepinize teşekkür ediyorum.
Türkiye dış politikada tarihi bir süreçten geçmektedir.
Saadet Partisi olarak bu kritik süreçte milletimiz ve tarih önünde sorumluluğumuzu yerine getirmek ve uyarı vazifemizi yapmak üzere bu basın toplantısını düzenliyoruz.
Hepinizin bildiği üzere AKP Hükümeti, dün TBMM’ye tezkereyi sunmuştur.
Bu tezkere hem muhtevası hem de getiriliş şekli itibariyle Türkiye’nin geleceğine ihanettir. Bu tezkereyi getirenler hem millet nezdinde hem de tarih önünde bunun vebalini ödeyemez, bunun hesabını veremez.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bu tezkere öncelikle şekli itibariyle yanlıştır.
Çünkü Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan ve savaş ilanı sayılabilecek yetkiler içeren böylesine önemli bir tezkere adeta yangından mal kaçırırcasına TBMM’y sevkedilmiştir. Üzerinde yeterince konuşulmadan ve tartışılmadan, bir oldu bittiye getirilerek TBMM’den geçirilmek istenmektedir. Bu hukuksuz ve usulsüz yaklaşım en başta milletvekillerine ve dolayısıyla millete saygısızlıktır.
Hükümet böylesine önemli bir konuda, ne siyasi partilerle, ne ilgili kurum ve kuruluşlarla tek bir görüşme yapmamış, tek bir açıklamada bulunmamıştır.
Her fırsatta millet egemenliğinden, şeffaflıktan dem vuran AKP iktidarının, böylesine tarihi bir tezkereyi milletten saklaması tam bir iki yüzlülüktür.
Ancak Hakikatin değişmeyen özelliği er yada geç mutlaka ortaya çıkmasıdır.
Bugün Amerika’nın, NATO’nun karanlık odalarında gizli kapaklı işler çevirenler, gün gelecek Türkiye’yi içine sürükledikleri ateşin hesabını vermek zorunda kalacaklardır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bu tezkerenin muhtevası ise, getiriliş şeklinden çok daha büyük tehlikeleri bünyesinde barındırmaktadır.
Bu tezkere TBMM’nin tarihine ve asaletine uygun onurlu bir duruşla reddettiği 1 Mart tezkeresinden çok daha ağır, çok daha tehlikeli ve çok daha endişe vericidir.
Çünkü bu tezkere ile, açıkça “Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de konuşlanmasına” izin verilmektedir.
Bunun anlamı, “işgal davetiyesidir.” Amerikan askerlerine, İngiliz askerlerine, NATO güçlerine “gelin bizim topraklarımızda istediğiniz gibi hareket edin” demektir.
Bu millet bunu kabul etmez.
Bu millet bu ihaneti asla affetmez.
Çünkü bu aziz millet yabancı askerler bu topraklara ayak basmasın diye Çanakkale’de, 350 bin şehit verdi.
Kurtuluş savaşında canını verdi, kanını verdi ama toprağını vermedi.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Üzerine basa basa söylüyorum, bırakın böylesine vahim bir tezkereyi TBMM’den geçirmeyi, Türkiye, İslam dünyasına yönelik batılı bir müdahalenin hiçbir şekilde yanında yer almamalıdır.
Çünkü Batı, barış adına girdiği her yere savaş getirmiştir.
Huzur adına girdiği her yere kan ve göz yaşı getirmiştir.
Özgürlük adına girdiği her coğrafyaya zulüm ve esaret getirmiştir.
Bundan 11 yıl önce Irak’ı Saddam gibi bir diktatörden kurtarıp Irak halkını özgürleştireceklerdi.
Tam tersi oldu. Irak üçe bölündü. 2.5 milyon insan hayatını kaybetti. 3 milyon insan mülteci hayatı yaşamaya mahkum edildi.
Afganistan’ın refahını yükselteceklerdi.
Batı afganistan’a girdikten sonra yükselen tek şey uyuşturucu üretimindeki artış oldu.
Libya’yı Kaddafi’den kurtarıp, Libyalılara demokrasi getireceklerdi.
Getirdikleri tek şey kan oldu. Paramparça edilmiş bir Libya oldu.
Şimdi de IŞİD bahanesiyle İslam coğrafyasında yeni bir katliamın zeminini oluşturuyorlar.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Evet, Türkiye Irak’a, Suriye’ye belki 15 dakika da girebilir. Ama emin olun 15 yılda çıkamaz. Bu tezkere hem Türkiye’ye hem de islam coğrafyasına telafisi imkansız zararlar getirecektir.
Bu yüzden bu tezkere Türkiye’ye hayır getirmez. İslam coğrafyasına hayır getirmez. Irak’a da, Suriye’ye de hayır getirmez.
Bu tezkere Büyük İsrail Projesine hizmet eder. Haçlı emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemiş Batılı ülkelerin menfaatlerine hizmet eder.
Çünkü Yaşadığımız olayların hiçbirisi tesadüfî olaylar değildir. Hepsi büyük bir planın parçasıdır. Asıl plan Büyük İsrail Projesidir.
1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı bütün haritaları değiştirmişti.
Bundan yüzyıl önce, Osmanlı imparatorluğu yıkılmış, Hilafet yok edilmiş, Müslümanlar imamesi kırılmış tesbih taneleri gibi darmadağın edilmişti. Ve bunun ardından İsrail devleti kurulmuştu.
Şimdi 2014’teyiz.
Küresel taksimin Yüzüncü yılındayız. Ve bugün sınırlar yeniden tanzim ediliyor. IŞİD bahane edilerek, “Böl-parçala ve yok et taktiği” acımasızca uygulanıyor.
Zaten bölünmüş bir coğrafya daha da küçük parçalara bölünüyor. “Mikro Devletçikler” kuruluyor.
İslam ümmeti, “Kürt, Türk, Şii, Sunni, Arap, Acem” denilerek, her türlü etnik ve mezhebi farklılıklar tahrik edilerek birbirine düşürülüyor.
Böylece, bölgemizde adım adım Büyük İsrail Projesi uygulanıyor. Çünkü Büyük İsrail’in kurulabilmesi için, çevresindeki bütün ülkelerin daha da küçültülmesi ve daha da parçalanması gerekiyor.
Nihai hedef ise hiç şüphe yok ki Türkiye’dir.
Türkiye’nin parçalanmasıdır.
DEĞERLİ ARKADAŞLAR
Türkiye kendisini de yakacak bu oyuna düşmemelidir. Bu kirli ve kanlı tezgahın bir parçası olmamalıdır.
Türkiye gerekçesi ve bahanesi ne olursa olsun NATO merkezli bir koalisyonda kesinlikle yer almamalıdır.
Çünkü Amerika ve Batı, koalisyon ortağı değil, ateşin içine sokacağı bir tahta maşa arıyor.
Türkiye bu tahta maşa olmamalıdır,
İçine girdiği ateşin kendisini de yakacağını unutmamalıdır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Saadet Partisi olarak tarihi sorumluluğumuzu yerine getirmek adına sizin aracılığınızla bir kez daha milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz.
Ey milletvekilleri, gelin Amerika’nın, İsrail’in karanlık odalarında hazırlanmış bu sinsi planı bozun.
Tıpkı 1 mart’da olduğu gibi, bu dayatmaya, bu oldu bittiye boyun eğmeyin.
Tıpkı 1 Mart’da olduğu gibi şahsiyetli bir duruş ortaya koyarak bu ihanet tezkeresini geldiği yere geri gönderin.
Güce teslim olanlardan değil, tarihe adını yazdıranlardan olun.
Çünkü tarihi teslim olanlar değil, hak için direnenler değiştirmiştir.
Gelin, AKP’nin Türkiye’yi içine sürüklemeye çalıştığı bu makus talihi değiştirin.
Tarih yazın ki, tarihte sizi yazsın.
Eğer bunu yapmazsanız,Erbakan hocamızın söylediği gibi “Yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa bile bunun vebalini ödeyemezsiniz! Tarih bunun hesabını veremezsiniz”
Bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz.
İnandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak aziz milletimizle paylaşıyoruz.
Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi yalnız ve yalnız Cenab-ı Allah’dır.
Bu duygularla hepinizi selamlıyor ve bir kez daha teşriflenizden dolayı şükranlarımı sunuyorum.
— Basın toplantımıza teşrifinizden dolayı hepinize teşekkür ediyorum.
Türkiye dış politikada tarihi bir süreçten geçmektedir.
Saadet Partisi olarak bu kritik süreçte milletimiz ve tarih önünde sorumluluğumuzu yerine getirmek ve uyarı vazifemizi yapmak üzere bu basın toplantısını düzenliyoruz.
Hepinizin bildiği üzere AKP Hükümeti, dün TBMM’ye tezkereyi sunmuştur.
Bu tezkere hem muhtevası hem de getiriliş şekli itibariyle Türkiye’nin geleceğine ihanettir. Bu tezkereyi getirenler hem millet nezdinde hem de tarih önünde bunun vebalini ödeyemez, bunun hesabını veremez.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bu tezkere öncelikle şekli itibariyle yanlıştır.
Çünkü Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan ve savaş ilanı sayılabilecek yetkiler içeren böylesine önemli bir tezkere adeta yangından mal kaçırırcasına TBMM’y sevkedilmiştir. Üzerinde yeterince konuşulmadan ve tartışılmadan, bir oldu bittiye getirilerek TBMM’den geçirilmek istenmektedir. Bu hukuksuz ve usulsüz yaklaşım en başta milletvekillerine ve dolayısıyla millete saygısızlıktır.
Hükümet böylesine önemli bir konuda, ne siyasi partilerle, ne ilgili kurum ve kuruluşlarla tek bir görüşme yapmamış, tek bir açıklamada bulunmamıştır.
Her fırsatta millet egemenliğinden, şeffaflıktan dem vuran AKP iktidarının, böylesine tarihi bir tezkereyi milletten saklaması tam bir iki yüzlülüktür.
Ancak Hakikatin değişmeyen özelliği er yada geç mutlaka ortaya çıkmasıdır.
Bugün Amerika’nın, NATO’nun karanlık odalarında gizli kapaklı işler çevirenler, gün gelecek Türkiye’yi içine sürükledikleri ateşin hesabını vermek zorunda kalacaklardır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bu tezkerenin muhtevası ise, getiriliş şeklinden çok daha büyük tehlikeleri bünyesinde barındırmaktadır.
Bu tezkere TBMM’nin tarihine ve asaletine uygun onurlu bir duruşla reddettiği 1 Mart tezkeresinden çok daha ağır, çok daha tehlikeli ve çok daha endişe vericidir.
Çünkü bu tezkere ile, açıkça “Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de konuşlanmasına” izin verilmektedir.
Bunun anlamı, “işgal davetiyesidir.” Amerikan askerlerine, İngiliz askerlerine, NATO güçlerine “gelin bizim topraklarımızda istediğiniz gibi hareket edin” demektir.
Bu millet bunu kabul etmez.
Bu millet bu ihaneti asla affetmez.
Çünkü bu aziz millet yabancı askerler bu topraklara ayak basmasın diye Çanakkale’de, 350 bin şehit verdi.
Kurtuluş savaşında canını verdi, kanını verdi ama toprağını vermedi.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Üzerine basa basa söylüyorum, bırakın böylesine vahim bir tezkereyi TBMM’den geçirmeyi, Türkiye, İslam dünyasına yönelik batılı bir müdahalenin hiçbir şekilde yanında yer almamalıdır.
Çünkü Batı, barış adına girdiği her yere savaş getirmiştir.
Huzur adına girdiği her yere kan ve göz yaşı getirmiştir.
Özgürlük adına girdiği her coğrafyaya zulüm ve esaret getirmiştir.
Bundan 11 yıl önce Irak’ı Saddam gibi bir diktatörden kurtarıp Irak halkını özgürleştireceklerdi.
Tam tersi oldu. Irak üçe bölündü. 2.5 milyon insan hayatını kaybetti. 3 milyon insan mülteci hayatı yaşamaya mahkum edildi.
Afganistan’ın refahını yükselteceklerdi.
Batı afganistan’a girdikten sonra yükselen tek şey uyuşturucu üretimindeki artış oldu.
Libya’yı Kaddafi’den kurtarıp, Libyalılara demokrasi getireceklerdi.
Getirdikleri tek şey kan oldu. Paramparça edilmiş bir Libya oldu.
Şimdi de IŞİD bahanesiyle İslam coğrafyasında yeni bir katliamın zeminini oluşturuyorlar.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Evet, Türkiye Irak’a, Suriye’ye belki 15 dakika da girebilir. Ama emin olun 15 yılda çıkamaz. Bu tezkere hem Türkiye’ye hem de islam coğrafyasına telafisi imkansız zararlar getirecektir.
Bu yüzden bu tezkere Türkiye’ye hayır getirmez. İslam coğrafyasına hayır getirmez. Irak’a da, Suriye’ye de hayır getirmez.
Bu tezkere Büyük İsrail Projesine hizmet eder. Haçlı emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemiş Batılı ülkelerin menfaatlerine hizmet eder.
Çünkü Yaşadığımız olayların hiçbirisi tesadüfî olaylar değildir. Hepsi büyük bir planın parçasıdır. Asıl plan Büyük İsrail Projesidir.
1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı bütün haritaları değiştirmişti.
Bundan yüzyıl önce, Osmanlı imparatorluğu yıkılmış, Hilafet yok edilmiş, Müslümanlar imamesi kırılmış tesbih taneleri gibi darmadağın edilmişti. Ve bunun ardından İsrail devleti kurulmuştu.
Şimdi 2014’teyiz.
Küresel taksimin Yüzüncü yılındayız. Ve bugün sınırlar yeniden tanzim ediliyor. IŞİD bahane edilerek, “Böl-parçala ve yok et taktiği” acımasızca uygulanıyor.
Zaten bölünmüş bir coğrafya daha da küçük parçalara bölünüyor. “Mikro Devletçikler” kuruluyor.
İslam ümmeti, “Kürt, Türk, Şii, Sunni, Arap, Acem” denilerek, her türlü etnik ve mezhebi farklılıklar tahrik edilerek birbirine düşürülüyor.
Böylece, bölgemizde adım adım Büyük İsrail Projesi uygulanıyor. Çünkü Büyük İsrail’in kurulabilmesi için, çevresindeki bütün ülkelerin daha da küçültülmesi ve daha da parçalanması gerekiyor.
Nihai hedef ise hiç şüphe yok ki Türkiye’dir.
Türkiye’nin parçalanmasıdır.
DEĞERLİ ARKADAŞLAR
Türkiye kendisini de yakacak bu oyuna düşmemelidir. Bu kirli ve kanlı tezgahın bir parçası olmamalıdır.
Türkiye gerekçesi ve bahanesi ne olursa olsun NATO merkezli bir koalisyonda kesinlikle yer almamalıdır.
Çünkü Amerika ve Batı, koalisyon ortağı değil, ateşin içine sokacağı bir tahta maşa arıyor.
Türkiye bu tahta maşa olmamalıdır,
İçine girdiği ateşin kendisini de yakacağını unutmamalıdır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Saadet Partisi olarak tarihi sorumluluğumuzu yerine getirmek adına sizin aracılığınızla bir kez daha milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz.
Ey milletvekilleri, gelin Amerika’nın, İsrail’in karanlık odalarında hazırlanmış bu sinsi planı bozun.
Tıpkı 1 mart’da olduğu gibi, bu dayatmaya, bu oldu bittiye boyun eğmeyin.
Tıpkı 1 Mart’da olduğu gibi şahsiyetli bir duruş ortaya koyarak bu ihanet tezkeresini geldiği yere geri gönderin.
Güce teslim olanlardan değil, tarihe adını yazdıranlardan olun.
Çünkü tarihi teslim olanlar değil, hak için direnenler değiştirmiştir.
Gelin, AKP’nin Türkiye’yi içine sürüklemeye çalıştığı bu makus talihi değiştirin.
Tarih yazın ki, tarihte sizi yazsın.
Eğer bunu yapmazsanız,Erbakan hocamızın söylediği gibi “Yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa bile bunun vebalini ödeyemezsiniz! Tarih bunun hesabını veremezsiniz”
Bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz.
İnandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak aziz milletimizle paylaşıyoruz.
Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi yalnız ve yalnız Cenab-ı Allah’dır.
Bu duygularla hepinizi selamlıyor ve bir kez daha teşriflenizden dolayı şükranlarımı sunuyorum.
SİVİL HABER
Güncelleme Tarihi: 03 Ekim 2014, 09:21