Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Kamalak başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda aşağıdaki hususların paylaşılmasına karar verildi.
1-Türkiye Bir inatlaşmanın kurbanı edilmemelidir. İnatlaşma, kamplaşma kimseye fayda sağlamaz. Çevremizin yangın yerine döndüğü, Suriye’deki ateşin kapımıza dayandığı bir ortamda ihtiyacımız olan şey, kamplaşmak, kutuplaşmak değil birbirimizi anlamaya çalışmak olmalıdır.
2-Anarşiden adalet doğmaz. Haksızlıklarla mücadele vurarak, kırarak silahla yapılmaz.
3- İktidarın; “güç bende istediğimi yaparım” demesi ne kadar yanlışsa, Marjinal grupların ortalığı savaş alanına dönüştürmesi de o kadar yanlıştır.
4- Ülkede Sükuneti ve huzuru sağlamak en başta iktidarın görevidir. Hükümet bu toplumsal tepkiyi dikkate almalıdır. Sayın Başbakan toplumu daha da gerecek açıklamalardan kaçınmalıdır.
5-Hükümetin son 10 yılda ortaya koyduğu, ekonomik ve sosyal politikalar toplumu germiş, özellikle de üretimi değil tüketimi esas alan Pazar ekonomisi milletimizi bankaların esiri haline getirmiştir. Hayat pahalılığı, gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi konular, toplumu sosyal bir uçuruma sürüklemiş ve patlamalara hazır hale getirmiştir.
6-Aynı şekilde dış politikada alınan yanlış icraatlar da Türkiye’yi küresel güçlerin ve karanlık odakların hedefi yapmıştır. Unutulmamalıdır ki ülkemizin üzerine çöken bu puslu hava en fazla düşmanlarımızı mutlu etmiş ve onların elini güçlendirmiştir.
7- Bu toplumsal olayda samimi ve duyarlı vatandaşlarımızın haklı tepkileri vardır. Ancak bu haklı tepkiyi mecrasından saptırmak ve ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen bazı illegal ve marjinal grupların varlığı da bir gerçektir. Bu marjinal grupların provakasyonlarına karşı başta göstericiler olmak üzere herkes dikkatli olmalıdır.
8-İktidar gibi Anamuhalefet Partisi de yangına körükle gitmemeli, bu olaylar üzerinden siyasi rant devşirme hesabından vazgeçmelidir.
9-Türkiye’de kardeş kavgası çıkarmaya yönelik bu tür oyunlar daha önce de sahnelenmiş ve acı tecrübeler yaşanmıştır. Herkes bu acı tecrübelerden ders çıkarmalı ve sorunlarını yakarak, yıkararak, ötekileştirerek değil, konuşarak çözmeyi öğrenmelidir.
10-Çıkaracağımız derslerden biri de, dost ve müttefik görünen ülkelere güvenilemeyeceği gerçeğidir. Nitekim gezi parkı olayları ile birlikte dost ve müttefik sandığımız ülkelerin aslında fırsat kolladığı anlaşılmıştır.
11-Nitekim gezi parkı olaylarını batılı medya organlarının “Türk baharı” olarak değerlendirmesi bile yeterince endişe vericidir. Sözde Arap Baharı’nın geldiği ülkelerden henüz yazı görebilen tek bir ülke olmadığı hatırlandığında bunun anlamı daha iyi anlaşılacaktır.
12- Bu noktada herkesi sağduyuya ve aklı selime davet ediyoruz.
13-Biz aynı bahçenin çiçekleri, aynı milletin evlatlarıyız. Renklerimiz, kokularımız, hassasiyetlerimiz, düşüncelerimiz farklı olabilir. Farklılıklarımızı ayrılık nedeni değil, zenginlik unsuru olarak görmeliyiz.
14- Bizler Hoşgörü, merhamet ve adaletiyle ün yapmış bir medeniyete sahibiz. Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Yunus Emre’nin Mevlana’nın varisleriyiz. Bu asil geçmişe yakışır bir sağduyuyla hareket etmeliyiz.
15- Milli Görüşçüler bundan önce olduğu gibi bundan sonra da şiddeti esas alan hiç bir muhalefetin içinde olmayacaktır. Bizim yolumuz Hakkı Tebliğ yoludur. Bunu da her imkânla yapmaya gayret ediyoruz. Cenab-ı Allah milletimizi korusun. Bu mübarek kandil gecelerinin hatırına birlik ve dirliğimizi arttırsın. Yüce Milletimize Saygıyla Duyurulur
(milligazete.com.tr)
SİVİL HABER