Sincan’da düzenlenen Kudüs Gecesi ile 28 Şubat post-modern darbe sürecine zemin hazırladığı belirtilen dönemin Belediye Başkanı Bekir Yıldız, darbecilerden şikâyetçi olacağını açıkladı. Tankların yürüdüğü caddede konuşan Yıldız, 28 Şubat’ın sadece kendisine değil topyekün Sincan ilçesine büyük mağduriyetler yaşattığını söyledi. Yıldız, askere giden, üniversiteyi kazanan gençlerin ‘Sincan’da oturuyorum’ demekten korktuğunu belirtti. Yıldız, 4 Şubat sabahı tankların yürüdüğüne dair bilgiyi kendisine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in haber verdiğini söyledi.
Türkiye’nin darbelerle yüzleşme, darbecileri yargılama sürecine 28 Şubat post-modern sürecinin de ekleneceği dair işaretler dönemin mağdurlarını heyecanlandırdı.
Dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın 31 Ocak 1997 tarihinde düzenlenen Kudüs Gecesi ile biranda Türkiye’nin gündemine oturan ilçede 4 Şubat 1997’de tanklar yürüdü. Arkasından Milli Güvenlik Kurulu toplanarak Refah-Yol Hükümeti askerin isteğiyle iktidarı devretti.
28 Şubat'ta tankların yürütüldüğü Atatürk Caddesi’nde konuşan Yıldız, 28 Şubat sürecinde maksadın iktidarda bulunan Refah-Yol Hükümeti'nin düşürülmesi olduğunu söyledi. Yıldız, “Bizim yaptığımız geceyi de ciddi anlamda allayıp pullayıp süsleyip bir argüman olarak kullandılar. Bunun sonucunda sadece ben değil Sincan cezalandırılmış oldu. Sincan’ın esnafı, sanayicisi herkes cezalandırıldı. Yansımalarından herkes sıkıntı duymuş oldu. Herkes gibi bizim de şikâyetçi olmamız gerekiyor. Sincan’daki mağdur olan kişilerin de şikâyetçi olması gerekiyor. İlerleyen süreç içinde zannediyorum ki bir çalışma bu şikâyetimiz söz konusu olacak.” dedi.
Tankların 4 Şubat sabahı Sincan caddelerinde yürütüldüğünü ancak kendisinin ikindi vakti haberdar olduğunu söyleyen Yıldız, tanklardan 2 tanesinin arıza yaptığı gerekçesiyle Lale Meydanı’nda bırakıldığını ifade etti. Tankların yürüdüğüne dair bilgiyi kendisine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in haber verdiğini dile getiren Yıldız, ardından 7 Şubatta açığa alındığını vurguladı.
"BELEDİYENİN PROGRAMLARINI KİMSE İZLEMEZDİ, KUDÜS GECESİ’NE BÜTÜN TELEVİZYONLAR GELDİ"
31 Ocak 1997 tarihinde düzenlenen Kudüs Gecesi’nin 2 Şubat’ta gazetelere yansıdığını kaydeden Yıldız, bütün televizyon kanallarının tiyatronun düzenlendiği salonda bulunduğunu aktardı. Yıldız, söz konusu tablonun manidar olduğunu belirterek şunları söyledi: “O güne kadar belediyenin programlarına bütün televizyonların geldiği vaki değildir. Biz istesek de televizyonlar gelmezdi. Fakat o gece Türkiye’de bütün televizyonlar gelmiş. Anlaşılıyor ki birisi bir yerlere haber uçurdu. ‘Böyle böyle bir gece olacak bunun çok iyi değerlendirin. Birilerinin eli vardı ki çaba ve gayret sonucu bütün televizyonlar oraya geldi. Bu çok önemli ipucudur.”
"ÇEVİK BİR VE GENELKURMAY BAŞKANI BAŞ AKTÖRLER"
28 Şubat süreciyle ilgili suç duyurusunda bulunacakları isimler hakkında net bir isim veremeyeceğini söyleyen Yıldız, “O dönemde birçok kurum, birçok siyasi kullanılmış. Sadece dönemin Genelkurmay Başkanı, Çevik Bir isimleri ortada. Ama bunlar o gün görevde oldukları için figüranları, aktörleri diyebiliriz. Bunun içinde yargıçlar, medya kuruluşları var, o kuruluşlarda görev yapan muhabirler köşe yazarları var. Refah-Yol hükümetinin bu duruma düşürülmesiyle ilgili geniş kesim var. Buraya katılan birçok parti, ekonomik kuruluşlar oldu. ABD’den gelen kripto sonunda herkes görevini yaptı.” değerlendirmesi yaptı.
"SİNCANLI GENÇLER ASKERDE SORUNLAR YAŞADI"
Yıldız, dönemin paşalarının Başbakan Necmettin Erbakan’a omuz attığına dair açıklamanın ardından 28 Şubat’a ilişkin bir ‘psikolojik harekât’ bilgisi daha verdi.
Tankların yürüdüğü ilçeden askere giden gençlerin Sincanlı olduğu tespit edildiğinde büyük sorunlar yaşadığını savunan Yıldız, “Üniversitelerde işe girerken karşılaştıklarında Sincanlı olmanın sorunlarıyla yüzleştiler. Bunları kimsenin yapmaya hakkı yoktu. O gün biz görevdeydik yapmış olduğumuz geceden dolayı bunlar oldu. Sincan çok sakin huzurlu bir ilçe olmasına rağmen o günden sonra Sincanlı olan herkes çok farklı bir şekilde nitelendirilmeye çalışıldı. Sanki Sincan’ın imaj sorunu varmış diye atılmış oldu. Daha sonra gelen bazı belediye başkanları gittikleri yerde bozulan imajı düzeltmek için gayret sarf etmeye başladılar.” diye konuştu.
"LÜBNAN HİZBULLAH'I ÜZERİNDEN CEZA VERDİLER"
Bir günde belediye başkanıyken görevden alınıp gözaltına alındıklarını dile getiren Yıldız, ceza verilmez diye düşünürken, Türkiye ile bağlantısı olmayan Lübnan Hizbullah’ıyla ilgili ceza aldıklarını cezaevine girmek yerine yurt dışına çıktıklarını belirtti. 2 yıla yakın Almanya’da kaldığını söyleyen Yıldız, “Oralarda madden ve manen rahat değildik. Burada bir cenazemiz olur biz gelemeyiz. Böyle bir süreç sonrasında ülkeye gelmek de zor.” dedi.
"12 EYLÜL REFERANDUMUNDA EVET VERDİM"
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa değişiklik referandumuna daha fazla demokrasi adına evet oyu verdiğini de söyleyen Yıldız, “Referandumdan sonra bir gün kalktık her şey daha iyi oldu. Demokrasi insan hakları ve özgürlükler adına hukuk mekanizmalarındaki demokratikleşme adına çok ciddi sonuçların çıktı. Muhalif gruplar 12 Eylül’ün yargılanmayacağını, 28 Şubat sürecinin yargılamasının başlamayacağını ifade ediyorlardı. Ama yanıldılar. Değişiklikle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmasının da önü açıldı. 12 Eylül 2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne de 28 Şubat süreciyle ilgili kişisel anlamda müracaatımı yapacağım.” ifadelerini kullandı.
CİHAN
Haber Kaynağı : Haber7.com