Davaya tanık sıfatıyla katılan dönemin Başbakan Müşaviri Mustafa Varank’ın ifadeleri, sanık polislere iftira atıldığını gözler önüne serdi. Varank, ofiste bulunduğu iddia edilen böcekle ilgili, gerekmesine rağmen tutanak tutmadıklarını kabul etti. Böceğin Başbakan’ın ofisinde bulunduğu iddia edilirken Varank, söz konusu odanın Erdoğan tarafından sık kullanılmadığını da belirtti. Arama talimatını dönemin Başbakanlık müsteşarı İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın verdiğini, bu konuda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan yardım istediğini anlattı. Arama ekibinin başında da kendisinin bulunduğunu söyledi. Soruşturma sürecinde hukukçular sivil bir şahıs olan Varank’ın aramaya katılmasını skandal olarak değerlendirmişti. Varank’ın mahkemede birçok soruya ‘bilmiyorum’ diye cevap vermesi de dikkat çekti.
EFKAN ALA MİT'LE GÖRÜŞTÜ, TALİMAT VERDİ
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 kişinin yargılandığı davanın dünkü duruşmasına tutuksuz sanıklardan Başbakanlık Koruma Daire Başkanı Mehmet Yüksel, Yakın Koruma Müdürü Zeki Bulut, eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, Ahmet Türer, Seyit Saydam, Hurşit Gölbaşı, Harun Yavuz ve İbrahim Sarı katıldı. Bir önceki duruşmada Mustafa Varank ile aramaya katılan MİT mensuplarının dinlenilmesi kararlaştırılmıştı. Söz konusu isimler ifade için salonda hazır bulundu. Konuşmasının başında halen cumhurbaşkanı başdanışmanı olduğunu söyleyen Varank, henüz ‘böcek’ iddiası ortada yokken Efkan Ala’nın Başbakanlık koruması polislerle ilgili ‘araştırma’ yapılmasını istediğini, araştırmanın başında da kendisinin bulunduğunu vurguladı. Ala’nın bu konuda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştüğünü de belirten Varank, şunları anlattı: “O zamanki başbakana arz edildi, o da uygun buldu. Benim başlarında bulunmamı istedi. Kontrol amaçlıydı. Başbakanlık korumanın yaptığı arama taramada da başlarında bulunmuştum. Eve girecekleri zaman ben başlarında dururdum. Cumhurbaşkanının ameliyatı vardı. İstanbul’da. Ankara’ya döndüğünde fırsat olduğunda haber verdim. İlk aramaya Keçiören ofisinden başlandı. Orada iki daire ofis var. Arama faaliyetlerine 1 nolu daireden başladık. Bir süre sonra elinde anten şeklinde bir alet olan arkadaş yanımıza geldi, sinyal tespit ettiğini söyledi. (Hakimin, yanınızda kim vardı?’ sorusuna cevaben) Bizim yanımızda ben vardım, Basri Aktepe vardı. Diğerlerinin isimlerini tanımıyorum. Sinyalin nereden geldiğini bulmaya çalıştılar. Yan tarafta cumhurbaşkanımızın kütüphanesi vardı, zaman zaman orayı görüşmeler için kullanırdı. Masasının olduğu bölüm vardı. Telefonların bulunduğu yer, sinyalin oradan geldiği tespit edildi. Röntgene benzer bir alet vardı gelen ekipte. Bu cihazla taramalar yapıldı ve prizin içinde bir düzenek vardı. Düzenek görevliler tarafından söküldü.”
BÖCEĞİN BULUNDUĞUNU SAVCIYA NİYE BİLDİRMEDİNİZ?
Bu sözler üzerine hakim, “Böceğin bulunduğunu savcılığa neden bildirmediniz ve yerinden neden alındı?” sorusunu yöneltti. Mustafa Varank’ın ise “Ben refakatçiyim, uzman değilim ama sökülmesi kararını Basri Aktepe verdi, bunu alacağız, dediler. Böceğin bulunduğu ev Başkanın çok sık kullandığı bir yer değildi.” cevabını verdi. Hakimin ‘jammer var mıydı?’ sorusu karşılık olarak da “Jammer vardı ama jammerlardan hiçbir zaman verim alındığına şahit olmadım.” dedi. Ancak bu ifadelere koruma dairesi uzmanları karşı çıktı. Sanıklardan Mehmet Yüksel, “Böceğin yaydığı sinyal gücü 500 civarı, telefonun ise 250 civarı. Hiçbir şekilde böcek sinyal vermez.” sözleriyle ifadeye tepki gösterdi. Harun Yavuz ise “Araç, çanta ve sabit jammer var. Hakeza bulunduğu noktada jammer yoksa mutlaka bir çanta jammer bulunuyor.” bilgisini verdi.
TUTANAK TUTULMADI, KAMERA KAYDI YOK
Sanık avukatlarının, niçin adli birimlere haber vermediği sorusunu Varank “Adli makamlara karşı sorumlu değilim. Adli araştırma yapılıp yapılmadığı konusunda bilgi sahibi değilim.” diye cevapladı. Avukatların “Böcek bulunduğu tarihte Mustafa beye refakat etmek isteyen polis memurları neden refakate alınmadı? Kamera kayıtlarını almak aklınıza gelmedi mi?” sorularına ise Varank yeni itiraflarla karşılık verdi: “Tutanak tutulup tutulmadığını bilmiyorum, kamera kaydına almadık. (Prizdeki böcek fotoğrafını nasıl çektiği sorusuna cevaben) Bana MİT personeli B. Çekmemi söyledi. Ben de çektim. Daha sonra teftiş kurulu isteyince onlara teslim ettim.”
BÖCEK BULUNDU, BİR DAHA ARAMA YAPILMADI
Mustafa Varank daha önce MİT ekibi ile aramaya katılmadığını söyledikten sonra Zeki Bulut’un avukatı Hakan Yıldız araya girerek şunları kaydetti. “Tesadüf ki, MİT bir daha asla böcek araması yapmadı. Hiçbir şekilde bir daha arama yapılmadı mı? Böceği bulduğunuzu söylediğiniz yer sık kullanılmayan ofis, Başbakanın haftanın 5 gününü geçirdiği, en sık kullandığı İstanbul’daki konutunda 16 gün sonra arama yapıldı. Böcek bulundu, burada da acilen arama yapılması gerekmez mi?”
Avukatların priz üzerinde neden DNA analizi talep etmediklerini sorusuna ‘yetkisi dahilinde olmadığını’ söyleyerek cevap veren Varank, ‘kamu görevlisinin suçu bildirme’ yükümlülüğünün hatırlatılması üzerine de “Bildirmedim, kanun maddesini de ilk kez duyuyorum.” dedi.
Böcek soruşturmasında skandallar zinciri
1-Böcek operasyonu, olaydan 2,5 yıl sonra başladı. 3 savcı değiştiren soruşturmada delil bulunamadı. Operasyonu 4. savcı (Durak Çetin) yaptı.
2-TÜBİTAK, böceğin üzerindeki yapıştırıcılardan üretim zamanını tespit edip raporlaştırdı. Ancak bakan raporun değiştirilmesini istedi. Baskı, kurumda istifalara yol açtı.
3-TÜBİTAK’ın yönetimi değiştikten sonra hukuk skandalı yaşandı. Yetki savcıda olmasına rağmen MİT’in talebiyle, rapor değişti. Böceğin oluşturulma tarihi öne çekildi.
4-MİT’in böceği bulduğu belirtilen aramada tutanak tutulmadı, kamera kaydı yapılmadı. Parmak izi, DNA kalıntısı ve delil aranmadı. Suç duyurusunda bulunulmadı.
5- Cihazın yapım tarihini öne çekip polisleri şüpheli duruma düşüren raporu, Erdoğan’ın oğluyla yaptığı belirtilen konuşmalara “hecelemeyle montaj” diyen ekip yazdı.
Bir itiraf da bilirkişiden: Raporu tahmin üzerine yazdım
Böcekle ilgili sahte rapor yazdığı iddia edilen TOBB Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Teyfik Demir’in, numuneleri görmeden, tamamen kendi tahmini üzerinden rapor yazdığı ortaya çıktı. Eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz’ın “Bir veriden faydalandınız mı, kendi tahmininiz mi?” sorusuna itiraf niteliğindeki şu cevabı verdi: “Bize deneylerin tekrar edilmesi için malzeme getirilmedi. Benden mütalaa yazmam istendi. Tüm rapor da verilmedi. Raporun ilgili kısımları gönderilip rapor yazmam istendi. Bunu deneyerek yapmadım. Bunun böyle olabileceğini söyledim.”
Alıcı ile ilgili tahminde bulunduk
Arama yapan MİT ekibinin başındaki isim Basri Aktepe idi. “Frekans taraması sırasında çok bariz bir sinyal duyduk. Uluslararası bir olay olma ihtimali olduğunu düşündük. Alıcısı ile ilgili tahminde bulunmaya çalıştık.” diyen Aktepe’ye avukatlar “Böcek bulunduysa alıcısına ulaşmanız gerekmez mi, böceği neden söktünüz?” sorusunu yöneltti. Aktepe ise “A radyosunu kimin dinlediğini bulabilir misiniz? Verici yayın yapıyor, bir frekans yayınlıyor. Bu radyoyu dinleyenleri bulma imkanı var mı?” diye geçiştirdi. Mustafa Varank’ın böceklerin sökülerek götürüldüğü sözlerini de Aktepe yalanladı. Ayrıca DNA testi ve parmak izi yapılmadığını açıklayıp bunun adli bir olay olmadığını savundu.
Rapordaki tarihe müdahale itirafı
Tayyip Erdoğan’ın avukatı Ali Özkaya kimyasal maddenin prizde olduğunu ve ısı yaydığını söyleyerek TÜBİTAK raporunun gerçek olmadığını öne sürdü. TÜBİTAK yetkilisi Hamza Turhan ise, “Sıcaklık bu reaksiyonu hızlandırır. Maddenin rengi daha hızlı değişir. Dolayısı ile tarih geriye değil ileriye doğru gider.” deyip raporun tarihinin kesin olduğunu ifade etti. Sanık avukatı Hasan Hüseyin Taşpınar, “Tarih ileriye atar, dolayısıyla müvekkillerimizin o tarihte binada olduğu iddiası çökmüştür. Bu davanın ana omurgası bu bilirkişi raporudur.” dedi. Bu arada, Hasan Palaz’ı tehdit eden Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi Mehmet Emin Baysa’nın TÜBİTAK yetkilisi Hamza Turhan’ı da arayıp “Esnek olamaz mı tarihler?” dediği ortaya çıktı.
SİVİL HABER
Güncelleme Tarihi: 05 Şubat 2015, 03:56