STK’ların ÖNEMİ
Uzun bir aradan sonra Sivil Haber gazetesi okuyucularına yeniden merhaba. Efendim, bundan sonra inşallah daha sık aralıklarla, gündeme ve sosyal konulara dair nacizane bu köşede sizlerle yazılarımı paylaşacağım. Bu haftaki yazı için seçtiğim konu STK’ lar, yani sivil toplum kuruluşları.
Biz gençlerin, genelde üniversite ortamlarında girdikleri gönüllü toplum kuruluşlarına, okul sonrasında da devam etmemeleri, maalesef güzel şeylerin yarıda, eksik kalmasına sebebiyet vermektedir. Oysa sosyal hayatta daha etken bireyler olmak için kendi dünya görüşlerine yakın buldukları sivil toplum kuruluşlarına üye olmaları ve buralarda aktif görevler almaları, hem kendileri için hem de toplum için faydalı olacaktır. İsterseniz çoğumuzun uzak kaldığı bu kuruluşlardan biraz bahsedelim ve bizden sonra gelecek nesillere de böylece ön ayak olalım.
STK’ lar, (Sivil Toplum Kuruluşları) herhangi bir konuda, benzer fikir yapısına sahip kişilerin bir araya gelerek, var olan problemleri çözmek için projeler üreten ve kâr amacı gütmeyen, kurumsal bir kimliğe sahip oluşumlardır. Sivil Toplum Kuruluşları, herhangi bir devlet organından bağımsız bir şekilde özel kişilerin girişimleriyle kanuni olarak kurulmuş her türlü organizasyon için kullanılan genel bir terimdir.
Bu tanımlamayı biraz daha kitabî açıklarsak sivil toplum kuruluşları, resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır.
STK’ların oluşum konuları her ne kadar birbirlerinden farklılık gösterse de, aslında hepsinin temel dayanağı ‘’Birlikten kuvvet doğar.’’ Felsefesidir.
Peki, STK’lar neden önemlidir ve gereklidir? Bir güce sahip olan kişi ve kişiler, kendi menfaatleri uğruna toplum çıkarlarını göz ardı edebilirler. Bu da toplumda hem maddi hem manevi, telafisi olmayan yaraların açılmasına sebebiyet verebilir. İşte bu yüzden sorumluluk sahibi her bilinçli bireyin kendi üzerine düşeni yapması gerekir. Bu bağlamda birey olarak verilecek haklı mücadelenin de etkisinin ne kadar ‘’etkili’’ olacağı da şüphesiz tahmin edilen bir gerçek olduğu için, birey olarak baş edilemeyecek bu türden menfi uygulamalarla da, STK olarak baş etmek mümkündür.
Devletten bağımsız olan ve her ülkede olması gereken, toplumu ayakta tutan değerler üzerine kurulmuş olan STK’lardan biri de, İGİAD.
İGİAD, (İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği) akademisyenlerden ve çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren, bilinçli ve sosyal yönden etken, ahlaki normlara değer veren ve ancak bu bütünlükte bir yaklaşım sergileyerek yapılan ticaretin kendilerine ve topluma hatta dünyamıza fayda getireceğini düşünen, girişimci ruha sahip yüksek eğitimli iş adamları ve üst düzey yöneticiler tarafından 2003 yılında kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu.
Hiçbir ticari kaygısı olmayan bu entelektüel oluşum, üyelerinin sosyal ve mesleki gelişimleri için eğitici toplantılar, konferanslar, paneller düzenlemesinin yanında, girişimcilik ve iş ahlakına dair de bültenler, dergiler, kitaplar ve raporlar yayımlıyor. Bunların adeta kaynak ve akademik birer çalışmalar olmasının yanında, iş dünyasında karşılaşılan konular üzerine ahlaki açıdan yoğunlaşmaları da, toplumdaki işveren ve çalışanlar olarak bizlerin dikkatlerini çekmesine yeterli oluyor.
Ben buradan, topluma faydalı işler yapan bütün STK’lara bir vatandaş olarak teşekkür etmek istiyorum ve sayılarının her geçen gün artmasını temenni ederek, onlara iyi ki varsınız diyorum.
Başka yazımızda görüşmek dileğiyle, hoşça kalın.
Yafes ŞEKER
[email protected]