2014 DÜNYA HAK İHLALLERİ RAPORU

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) her yıl düzenli olarak yayımladığı “Dünya Hak İhlalleri Raporu”nun beşincisi bugün düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuyla paylaştı. Yıldız Parkı’ndaki Malta Köşkü’nde gerçekleştirilen toplantıda “2014 Dünya Hak İhlalleri Raporu”nu Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Küçük, tanıttı.

2014 DÜNYA HAK İHLALLERİ RAPORU
 Canlı yaşamını ilgilendiren her alanda ihlallerle dolu bir yılı daha geride bıraktık. Gelin 2014 yılında ne olup bittiğine bir bakalım:

Siyaset-Hukuk
2014’te Avrupa’nın pek çok ülkesinde ırkçı ve İslamofobik yüzlerce saldırı gerçekleşti, onlarca cami kundaklandı. Özellikle IŞİD bahanesi ile oluşturulan algı sonrasında İslamofobik saldırılarda ciddi oranda artış meydana geldi. Sadece Almanya’da 2014’te 10 binin üzerine ırkçı ve İslam karşıtı saldırı gerçekleşti. Avrupalı Müslüman siyasetçiler tehditler sebebiyle ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Yapılan araştırmalar İslamofobinin temelinde korku değil düşmanlık olduğunu ortaya koyuyor.
Nobel Barış Ödülü sahibi Barack Obama yönetimindeki ABD 6 yılda, Irak, Afganistan, Somali, Yemen, Pakistan, Suriye ve Libya olmak üzere 7 ülkeye saldırdı.
İsrail 2014 yılında gerçekleştirdiği operasyonlarda Filistinlilere iki nükleer patlayıcıya eşdeğer bomba kullandı ve binlerce masum sivili katletti. Uluslararası Af Örgütü “İsrail savaş suçu işledi” dedi, fakat hiçbir yaptırım uygulanmadı. Batılı devletlerse bu kanlı operasyonları “kendini savunma hakkı” olarak görmeyi tercih etti.
Almanya’nın içlerinde Türkiye’nin de yer aldığı 80 ülkeyi dinlediği iddia ediliyor. Almanya, Türkiye’yi dinleme gerekçesi olarak Türkiye’nin dost bir ülke olmamasını gösterdi.
2. Dünya Savaşı sonrasında sömürgelerinden çekildiği imajı uyandıran Fransa, eski 14 sömürgesinden hala milyarlarca Dolar koloni vergisi alıyor.
Çin büyük bir karartma uyguladığı Doğu Türkistan’da oruç tutmayı da resmen yasakladı.
Uluslararası kurum ve kuruluşlar, Türkiye’yi hedef alan kararlarıyla büyük bir çiftestandart uyguluyorlar. AİHM Kıbrıs Barış Harekatı sebebiyle Türkiye’yi 250 milyon TL’ye mahkum etti. Kuzey Irak petrolleri Türkiye’ye ulaştı, Türkiye ve bölge istikrarsızlaştırılmaya çalışıldı.
Dünya üzerindeki yaklaşık 50 milyon mültecinin 3 milyonu Türkiye’de bulunurken, Türkiye’nin insani yardım çalışmaları uluslararası kamuoyu tarafından görmezden geliniyor. Batı ise mültecileri kabul etmede çıkar merkezli hareket ediyor.
Savaş mağdurlarını bekleyen en büyük tehlike olarak insan kaçakçıları ve fuhuş tacirleri öne çıkıyor.

Çevre
Her fırsatta hayvan hakları söylemini politik bir argüman olarak kullanmasına karşın en büyük hayvan katliamları da gelişmiş ülkelerde gerçekleşiyor.  Norveç ve Japonya’da bu yıl yüzlerce balina avlandı. Kanada’daki fok katliamında ise lüks tüketim uğruna balıklar derileri zarar görmesin diye kafalarına vurularak öldürülüyorlar.
Avrupa zehirli atıklarını Afrika’ya gönderiyor. Batılı devletler okyanusları zehirli atıklarıyla adeta çöplüğe çevirdi. Çin’de tarım arazilerinin beşte biri zehirli sanayi atıklarıyla kirlenmiş durumda.

Sağlık
Sıtma sebebiyle her yıl yüzbinlerce insan ölürken, dünya 2014’te Ebola virüsüne odaklandı. Kuş gribi ve domuz gribi tecrübeleri, “Ebola da ilaç endüstrisinin yeni bir manipülasyonu mu?” sorusunu akla getiriyor.
Her yıl yüzbinlerce insan ilaçların yan etkisi sebebiyle yaşamını yitiriyor. Antibiyotikler artık tesir etmiyor. Tıp alanındaki çalışmalar ilaç endüstrisinin finansmanıyla sürdürülüyor. İlaç tüketimi tüm dünyada ürkütücü boyutlara ulaştı. Türkiye’de ise durum daha vahim: Yıllık tüketim 2 milyar kutu.
Türkiye’de sezaryen doğum oranı %50,4'e çıktı. Bu oran Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerinin üç kat üzerinde.
BM verilerine göre dünyada 250 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Özellikle son yıllarda farmakolojik ilaçlara ve sentetik uyuşturucuya olan yönelim artıyor.
Organ mafyası Suriyelilerin peşinde. İç savaş sebebiyle başka ülkelere kaçan Suriyeliler, organ tacirleri ve insan kaçakçılarının eline düşüyor.

Kültür-Sanat
Nobel Barış Ödülü, Batı’nın işgalci politikalarını meşrulaştırma misyonunu 2014 yılında da sürdürdü. Arap Baharı sürecinde “özgürlük” ve “demokrasi” söylemi üzerinden Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme politikası yürütülürken, sürecin popüler yüzü olarak Tevekkül Karman’a Nobel Barış Ödülü verilmişti. Ödül bu yıl, Pakistan’da Taliban tarafından vurulan 17 yaşındaki Malala Yusufzay’a verildi. Böylece, Afganistan ve Pakistan’da yıllardır sivilleri katleden ABD olmasına rağmen, “terörist İslam” söylemi üzerinden sürdürülen algının dünya kamuoyunda yerleşmesi adına Malala ödüllendirildi.
Hollywood
 dünya siyaseti için film çevirmeye devam ediyor. CIA eski hukuk başmüşaviri John Rizzo, geçtiğimiz yıl yayımladığı anılarında pek çok Hollywood yıldızının CIA için ajanlık yaptığını itiraf etti.
İslam coğrafyasındaki kaos ve içsavaş sebebiyle tarihi miras yok oluyor, kültürel kodlar siliniyor. Irak işgalinde 15 bin tarihi eser ülke dışına kaçırılırken, bu durum Afganistan ve Suriye’de hala devam ediyor.

Ekonomi
Küresel aktörler ve Batılı uluslararası şirketler Afrika’yı sömürmeye devam ediyor. Dünyada kullanım hakkı el değiştiren 60 milyon hektarlık arazinin %80’i Afrika ülkelerinde yer alıyor.
Siyasi ve ekonomik açıdan istikrara kavuşan devletler, küresel ekonomik ve siyasi krizlerin içerisine çekilmeye çalışılıyor. 2013’te Türkiye’den oynanan oyun, geçtiğimiz yıl Brezilya, Pakistan ve Nijerya’da sahneye konuldu. Bu süreçte IMF, Dünya Bankası ve kredi derecelendirme kuruluşları önemli roller üstlendi. Bu manipülatif ortamda merkez bankaları faiz oranlarını yükseltmek zorunda kalırken, dünyada faiz oranları en yüksek ülkeler Brezilya ve Türkiye oldu.
Apple ve Microsoft üretiminin çoğunu gerçekleştirdiği Asya’da işçilerini günde 16 saat aralıksız çalıştırıyor. Twitter ise yalnızca 14 ülkede ofis bulundurduğu için vergi vermeden yüz milyonlarca Dolar haksız kazanç elde ediyor. Dünyada 1 milyarın üzerinde insan günlük 1 Dolar’ın altında gelirle yaşamını sürdürüyor, 800 milyon insan ise açlık sorunuyla karşı karşıya. Diğer tarafta dünyanın en büyük 50 bankasının toplam varlıklarının büyüklüğü, 187 ülkenin bir yılda ürettiği gayrisafi yurt içi hasılaya denk geliyor.

Medya
Gezi Parkı olaylarında kesintisiz canlı yayın yapan, Türkiye’ye savaş muhabirlerini gönderen medya organları, ABD, İngiltere ve Almanya’da yaşanan olaylarda kullanılan orantısız gücü görmezden geldi.
Mursi döneminde seçimlerin demokratikliğini tartışan küresel medya Mısır’da yaşanan darbe sürecini görmezden geldi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü 2014 raporunda, Türkiye yanlı olarak eleştirildi. Raporda Gezi Parkı olaylarına vurgu yapılırken, Ferguson, Londra ve Hamburg olayları sırasında gazete ve televizyoncuların maruz kaldığı hukuk dışı uygulamalara değinilmedi. TRT’nin kablo yayınını durduran Almanya görmezden gelindi. Hal böyle olunca akla şu soru geliyor: RSF hangi sınırı tanımıyor?
Batı medyasında IŞİD bahanesiyle oluşturulan “terörist İslam” algısı, ABD ve Avrupa ülkelerinde Müslümanlara karşı büyük bir nefret dalgasına dönüşüyor. 11 Eylül saldırılarında küresel medya Müslümanları hedef alırken, bu kez hedef tahtasına İslam dini konuluyor.
Batı medyası, dünya üzerindeki katliam ve soykırımları ise görmezden gelmeye devam ediyor. Çin’in Doğu Türkistan’da, İsrail’in Filistin’de, Myanmar’ın Arakan’da sürdürdüğü katliamlar bu yıl da uluslararası medyanın ilgisini çekmedi.
Fransa’nın antisemitizm içerdiği için silinmesini talep ettiği 350 milyon tweet için olumlu yanıt veren Twitter, Türkiye’nin taleplerini ciddiye almadı.

Eğitim
Batılı eğitim modelleri insan ve toplum algısını kökünden değiştiriyor! Okullar ve kurallar kutsanıyor, insan faktörü ikinci plana atılıyor! Ders kitapları modern Avrupa algısını besliyor. Batılı eğitim anlayışı “iyi insan” değil, “modern köle” yetiştirmeyi hedefliyor!
İslam düşmanlığı, Avrupa’da yaşayan Müslüman çocukların eğitimine engel oluyor. Eğitim çağındaki Müslüman göçmenler, özel eğitime ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle daha ilköğretim çağında üniversite okuma ihtimallerini ortadan kaldıran okullara yönlendiriliyor.
Türkiye eğitim ve sınav sistemlerinde sıkça yapılan değişiklikler sebebiyle sınav yorgunu bir ülke haline geldi. Hemen her yıl ya eğitim sisteminde ya da sınav sisteminde değişiklik yapılması, büyük sıkıntılara yol açıyor. 

Tarih-Toplum
Kadına şiddet konusu Batılı devletler ve kurumlar tarafından başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan pek çok ülkeye karşı bir hesap sorma aracı olarak kullanılıyor olsa da, AB Temel Haklar Ajansı (FRA)’nın yayımladığı Kadına Yönelik Şiddet: AB Düzeyinde Araştırma adlı rapor bunu yalanlıyor. Rapor, AB ülkelerinde 15 yaşından itibaren her üç kadından birinin fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığını belgeliyor.
Boşanma sayısı tehlikeli oranlarda artıyor, aile kurumu zayıflatılıyor ve yerine “partnerlik” kavramı yerleştirilmeye çalışılıyor.
Televizyon dizileri reyting uğruna ahlaki değerleri yok saymaya devam ediyor. Akşam oturmalarının, sohbetlerin ve kitap okuma alışkanlıklarının yerini alan dizilerle, gayrimeşru ilişki biçimleri meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Kapitalist anlayışla şehirlerin çehresi hızla değişiyor, birey ve toplumlar bağlı bulunduğu medeniyet değerlerinden uzaklaştırılıyor. Gökdelen ve rezidanslarla komşuluk ve mahalle kültürü yok edilirken, her gün bir yenisi açılan AVM’ler alışveriş alışkanlıklarını kökünden sarsarak çarşı kültürünü yok ediyor.
2014 yılında yaşanan ihlallere dair detaylı bilgileri raporumuzun sayfalarında bulabilirsiniz. İhlallerin yaşanmadığı bir dünya temennisiyle…

Canlı yaşamını ilgilendiren her alanda ihlallerle dolu bir yılı daha geride bıraktık. Gelin 2014 yılında ne olup bittiğine bir bakalım:

Siyaset-Hukuk
2014’te Avrupa’nın pek çok ülkesinde ırkçı ve İslamofobik yüzlerce saldırı gerçekleşti, onlarca cami kundaklandı. Özellikle IŞİD bahanesi ile oluşturulan algı sonrasında İslamofobik saldırılarda ciddi oranda artış meydana geldi. Sadece Almanya’da 2014’te 10 binin üzerine ırkçı ve İslam karşıtı saldırı gerçekleşti. Avrupalı Müslüman siyasetçiler tehditler sebebiyle ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Yapılan araştırmalar İslamofobinin temelinde korku değil düşmanlık olduğunu ortaya koyuyor.
Nobel Barış Ödülü sahibi Barack Obama yönetimindeki ABD 6 yılda, Irak, Afganistan, Somali, Yemen, Pakistan, Suriye ve Libya olmak üzere 7 ülkeye saldırdı.
İsrail 2014 yılında gerçekleştirdiği operasyonlarda Filistinlilere iki nükleer patlayıcıya eşdeğer bomba kullandı ve binlerce masum sivili katletti. Uluslararası Af Örgütü “İsrail savaş suçu işledi” dedi, fakat hiçbir yaptırım uygulanmadı. Batılı devletlerse bu kanlı operasyonları “kendini savunma hakkı” olarak görmeyi tercih etti.
Almanya’nın içlerinde Türkiye’nin de yer aldığı 80 ülkeyi dinlediği iddia ediliyor. Almanya, Türkiye’yi dinleme gerekçesi olarak Türkiye’nin dost bir ülke olmamasını gösterdi.
2. Dünya Savaşı sonrasında sömürgelerinden çekildiği imajı uyandıran Fransa, eski 14 sömürgesinden hala milyarlarca Dolar koloni vergisi alıyor.
Çin büyük bir karartma uyguladığı Doğu Türkistan’da oruç tutmayı da resmen yasakladı.
Uluslararası kurum ve kuruluşlar, Türkiye’yi hedef alan kararlarıyla büyük bir çiftestandart uyguluyorlar. AİHM Kıbrıs Barış Harekatı sebebiyle Türkiye’yi 250 milyon TL’ye mahkum etti. Kuzey Irak petrolleri Türkiye’ye ulaştı, Türkiye ve bölge istikrarsızlaştırılmaya çalışıldı.
Dünya üzerindeki yaklaşık 50 milyon mültecinin 3 milyonu Türkiye’de bulunurken, Türkiye’nin insani yardım çalışmaları uluslararası kamuoyu tarafından görmezden geliniyor. Batı ise mültecileri kabul etmede çıkar merkezli hareket ediyor.
Savaş mağdurlarını bekleyen en büyük tehlike olarak insan kaçakçıları ve fuhuş tacirleri öne çıkıyor.

Çevre
Her fırsatta hayvan hakları söylemini politik bir argüman olarak kullanmasına karşın en büyük hayvan katliamları da gelişmiş ülkelerde gerçekleşiyor.  Norveç ve Japonya’da bu yıl yüzlerce balina avlandı. Kanada’daki fok katliamında ise lüks tüketim uğruna balıklar derileri zarar görmesin diye kafalarına vurularak öldürülüyorlar.
Avrupa zehirli atıklarını Afrika’ya gönderiyor. Batılı devletler okyanusları zehirli atıklarıyla adeta çöplüğe çevirdi. Çin’de tarım arazilerinin beşte biri zehirli sanayi atıklarıyla kirlenmiş durumda.

Sağlık
Sıtma sebebiyle her yıl yüzbinlerce insan ölürken, dünya 2014’te Ebola virüsüne odaklandı. Kuş gribi ve domuz gribi tecrübeleri, “Ebola da ilaç endüstrisinin yeni bir manipülasyonu mu?” sorusunu akla getiriyor.
Her yıl yüzbinlerce insan ilaçların yan etkisi sebebiyle yaşamını yitiriyor. Antibiyotikler artık tesir etmiyor. Tıp alanındaki çalışmalar ilaç endüstrisinin finansmanıyla sürdürülüyor. İlaç tüketimi tüm dünyada ürkütücü boyutlara ulaştı. Türkiye’de ise durum daha vahim: Yıllık tüketim 2 milyar kutu.
Türkiye’de sezaryen doğum oranı %50,4'e çıktı. Bu oran Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerinin üç kat üzerinde.
BM verilerine göre dünyada 250 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Özellikle son yıllarda farmakolojik ilaçlara ve sentetik uyuşturucuya olan yönelim artıyor.
Organ mafyası Suriyelilerin peşinde. İç savaş sebebiyle başka ülkelere kaçan Suriyeliler, organ tacirleri ve insan kaçakçılarının eline düşüyor.

Kültür-Sanat
Nobel Barış Ödülü, Batı’nın işgalci politikalarını meşrulaştırma misyonunu 2014 yılında da sürdürdü. Arap Baharı sürecinde “özgürlük” ve “demokrasi” söylemi üzerinden Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme politikası yürütülürken, sürecin popüler yüzü olarak Tevekkül Karman’a Nobel Barış Ödülü verilmişti. Ödül bu yıl, Pakistan’da Taliban tarafından vurulan 17 yaşındaki Malala Yusufzay’a verildi. Böylece, Afganistan ve Pakistan’da yıllardır sivilleri katleden ABD olmasına rağmen, “terörist İslam” söylemi üzerinden sürdürülen algının dünya kamuoyunda yerleşmesi adına Malala ödüllendirildi.
Hollywood
 dünya siyaseti için film çevirmeye devam ediyor. CIA eski hukuk başmüşaviri John Rizzo, geçtiğimiz yıl yayımladığı anılarında pek çok Hollywood yıldızının CIA için ajanlık yaptığını itiraf etti.
İslam coğrafyasındaki kaos ve içsavaş sebebiyle tarihi miras yok oluyor, kültürel kodlar siliniyor. Irak işgalinde 15 bin tarihi eser ülke dışına kaçırılırken, bu durum Afganistan ve Suriye’de hala devam ediyor.

Ekonomi
Küresel aktörler ve Batılı uluslararası şirketler Afrika’yı sömürmeye devam ediyor. Dünyada kullanım hakkı el değiştiren 60 milyon hektarlık arazinin %80’i Afrika ülkelerinde yer alıyor.
Siyasi ve ekonomik açıdan istikrara kavuşan devletler, küresel ekonomik ve siyasi krizlerin içerisine çekilmeye çalışılıyor. 2013’te Türkiye’den oynanan oyun, geçtiğimiz yıl Brezilya, Pakistan ve Nijerya’da sahneye konuldu. Bu süreçte IMF, Dünya Bankası ve kredi derecelendirme kuruluşları önemli roller üstlendi. Bu manipülatif ortamda merkez bankaları faiz oranlarını yükseltmek zorunda kalırken, dünyada faiz oranları en yüksek ülkeler Brezilya ve Türkiye oldu.
Apple ve Microsoft üretiminin çoğunu gerçekleştirdiği Asya’da işçilerini günde 16 saat aralıksız çalıştırıyor. Twitter ise yalnızca 14 ülkede ofis bulundurduğu için vergi vermeden yüz milyonlarca Dolar haksız kazanç elde ediyor. Dünyada 1 milyarın üzerinde insan günlük 1 Dolar’ın altında gelirle yaşamını sürdürüyor, 800 milyon insan ise açlık sorunuyla karşı karşıya. Diğer tarafta dünyanın en büyük 50 bankasının toplam varlıklarının büyüklüğü, 187 ülkenin bir yılda ürettiği gayrisafi yurt içi hasılaya denk geliyor.

Medya
Gezi Parkı olaylarında kesintisiz canlı yayın yapan, Türkiye’ye savaş muhabirlerini gönderen medya organları, ABD, İngiltere ve Almanya’da yaşanan olaylarda kullanılan orantısız gücü görmezden geldi.
Mursi döneminde seçimlerin demokratikliğini tartışan küresel medya Mısır’da yaşanan darbe sürecini görmezden geldi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü 2014 raporunda, Türkiye yanlı olarak eleştirildi. Raporda Gezi Parkı olaylarına vurgu yapılırken, Ferguson, Londra ve Hamburg olayları sırasında gazete ve televizyoncuların maruz kaldığı hukuk dışı uygulamalara değinilmedi. TRT’nin kablo yayınını durduran Almanya görmezden gelindi. Hal böyle olunca akla şu soru geliyor: RSF hangi sınırı tanımıyor?
Batı medyasında IŞİD bahanesiyle oluşturulan “terörist İslam” algısı, ABD ve Avrupa ülkelerinde Müslümanlara karşı büyük bir nefret dalgasına dönüşüyor. 11 Eylül saldırılarında küresel medya Müslümanları hedef alırken, bu kez hedef tahtasına İslam dini konuluyor.
Batı medyası, dünya üzerindeki katliam ve soykırımları ise görmezden gelmeye devam ediyor. Çin’in Doğu Türkistan’da, İsrail’in Filistin’de, Myanmar’ın Arakan’da sürdürdüğü katliamlar bu yıl da uluslararası medyanın ilgisini çekmedi.
Fransa’nın antisemitizm içerdiği için silinmesini talep ettiği 350 milyon tweet için olumlu yanıt veren Twitter, Türkiye’nin taleplerini ciddiye almadı.

Eğitim
Batılı eğitim modelleri insan ve toplum algısını kökünden değiştiriyor! Okullar ve kurallar kutsanıyor, insan faktörü ikinci plana atılıyor! Ders kitapları modern Avrupa algısını besliyor. Batılı eğitim anlayışı “iyi insan” değil, “modern köle” yetiştirmeyi hedefliyor!
İslam düşmanlığı, Avrupa’da yaşayan Müslüman çocukların eğitimine engel oluyor. Eğitim çağındaki Müslüman göçmenler, özel eğitime ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle daha ilköğretim çağında üniversite okuma ihtimallerini ortadan kaldıran okullara yönlendiriliyor.
Türkiye eğitim ve sınav sistemlerinde sıkça yapılan değişiklikler sebebiyle sınav yorgunu bir ülke haline geldi. Hemen her yıl ya eğitim sisteminde ya da sınav sisteminde değişiklik yapılması, büyük sıkıntılara yol açıyor. 

Tarih-Toplum
Kadına şiddet konusu Batılı devletler ve kurumlar tarafından başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan pek çok ülkeye karşı bir hesap sorma aracı olarak kullanılıyor olsa da, AB Temel Haklar Ajansı (FRA)’nın yayımladığı Kadına Yönelik Şiddet: AB Düzeyinde Araştırma adlı rapor bunu yalanlıyor. Rapor, AB ülkelerinde 15 yaşından itibaren her üç kadından birinin fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığını belgeliyor.
Boşanma sayısı tehlikeli oranlarda artıyor, aile kurumu zayıflatılıyor ve yerine “partnerlik” kavramı yerleştirilmeye çalışılıyor.
Televizyon dizileri reyting uğruna ahlaki değerleri yok saymaya devam ediyor. Akşam oturmalarının, sohbetlerin ve kitap okuma alışkanlıklarının yerini alan dizilerle, gayrimeşru ilişki biçimleri meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Kapitalist anlayışla şehirlerin çehresi hızla değişiyor, birey ve toplumlar bağlı bulunduğu medeniyet değerlerinden uzaklaştırılıyor. Gökdelen ve rezidanslarla komşuluk ve mahalle kültürü yok edilirken, her gün bir yenisi açılan AVM’ler alışveriş alışkanlıklarını kökünden sarsarak çarşı kültürünü yok ediyor.
2014 yılında yaşanan ihlallere dair detaylı bilgileri raporumuzun sayfalarında bulabilirsiniz. İhlallerin yaşanmadığı bir dünya temennisiyle…

SİVİL HABER

Güncelleme Tarihi: 06 Şubat 2015, 14:20
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209