Toplantıda konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, ”Bugün 3’üncü kafile için bir aradayız, duygulandırıcı bir manzara yaşıyoruz. 36 sivil toplum kuruluşu bir araya geldik ve yeni bir hamle yapıyoruz. İslam dünyası 300 yıldır mülteci olma, hapis ve ölüm durumuyla karşı karşıya. Artık plan yapma zamanı geldi. Yani dostu düşmanı iyi görmeliyiz. Bu birliktelik de bunun için bir adımdır” dedi.
“Bizim üç direniş hattımız var” diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
Suriye’de Esed rejimine, Mısır’da Sisi’ye, Filistin’de de İsrail’e karşı… Buraya yardım yapan Türkiye linç edilmek isteniyor. Linç ederken uluslar arası sermaye ve Türkiye’deki lejyonerlerini kullanıyorlar. Fakat hepsinin üstesinden gelecek gücümüz var. İnşallah yakında buraların özgürleştiğini göreceğiz. Ey Müslümanlar 36 değil 36 bin STK birleşmeliyiz. Türkiye’ye yönelik linç kampanyası karşısında Türkiye’ye gelerek destek vermeliler.”
Bir gazetecinin, "Suriye'de yardımların ulaştırılmasında sıkıntılar olduğu söyleniyor. Yardımların ulaştırılmasında sıkıntı yaşanıyor mu? Dün Mısır'da kapatılan sivil toplum kuruluşları oldu, partner kuruluşlarınız var mı?" sorusu üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:
"Suriye'nin bütün bölgelerine yardım ulaştırma imkanımız var. Zorluklar var, bir taraftan Suriye rejimi ne yazık ki bir taraftan da Suriye halkının menfaatine olduğunu düşünmediğim gruplar bunlar yollarda sıkıntı yapıyorlar. Ama zaten yardım nasıl yapılır? Bütün zorlukları aşıp götürebiliyorsanız gerçek bir yardım kuruluşusunuz. Onun için bu yollar elhamdüllah bizim için açık. O konuda ta Bosna'dan beri tecrübemiz var. Sağolsun Tayfur beyler ve diğer bütün gruplar bize yardımcı oluyor özellikle yeni kurulan İslam cepesinin çok büyük desteği ver."
Yıldırım, Mısır'da derneklerin kapatılmasının aslında kendisini çok üzmediğini ifade ederek, bu durumun Mısır'daki mevcut darbecilerin gerçek yüzünü ortaya çıkardığını dile getirdi.
Bu kapatmalar devam ettiği müddetçe Mısır halkının tamamına yakınının darbecilere karşı çıkacağını belirten Yıldırım, "Evet bizim de partnerlerimize yönelik aynı şeyleri yapıyorlar. Ama biz yardım kuruluşunu şöyle tarif ediyoruz; yardım kuruluşu hava, su gibidir en küçük delikten içeri girer yine yardımları dağıtır" diye konuştu.
Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları
Yıldırım, "Son zamanlarda Türkiye'nin gündemindeki rüşvet ve yolsuzluk iddialarına bakış açısı nasıl? Bu durum İHH'ya nasıl yansır ya da yansır mı?" sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Biz bu son yapılan operasyonları, Türkiye'nin Suriye ve Filistin'e vermiş olduğu destekle ilintili olarak görüyoruz. Uluslararası güçler ve sermayenin bu operasyonu yaptırdığına inanıyoruz. Türkiye'de de buna lejyoner grupların destek verdiğini düşünüyoruz. Yolsuzlukla ilgili mücadele etmek istemeyen kim var bu ülkede? Hükümet de yolsuzlukla mücadele etmek ister çünkü yüzde 50'sini almış, yüzde 50'sini alan bir hükümetin yolsuzluğu kabul etmesi mümkün mü hiç akıl alıyor mu? Bu dosyaları şu ana kadar hazırlayıp, şantaj aracı olarak 6-7 ay elinde tutanlar aslında yolsuzluk yapmıştır."
"Madem bu dosyalar gerçekten yolsuzsa niçin 6-7 ay daha müsaade ettiniz?" diyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Ama şimdi nasıl ki Suriye'ye, Filistin'e destek artıyor, Cenevre'den önce Suriye halkının hakkını savunacak buradakiler zaman ne yapılması gerekiyor İsrail devreye girdi... Dikkat ederseniz Mavi Marmara konusunda da anlaşma yapmaya çalışıyorlar. Bu arada İsrail'le olan ilişkilerin düzeltilmesi için dışarıdan ve içeriden uğraşıyorlar. Türkiye'de hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlar. Ben burada herkese sesleniyorum asla İsrail'e güvenmemek lazım. Anlaşmalar yapılar ara düzeltilir ama ne İsrail, ne emperyalizm ne de yerli işbirlikçiler mevcut hükümeti bundan sonra kabul etmezler. Tek bir yol vardır doğrunun yanında direniş göstermek. Eğer bu direnişi gösterirse herkes kazanacak. O nedenle bu operasyon dış kaynakladır. Ha bu arada da yolsuzluk varsa ortaya çıksın. Ama şu ana kadar ortaya çıkan bazı görüntülerin ve yazıların da eksik ve yalan olduğu ortaya çıktı. Biz İHH olarak bu görüntüler ortaya çıkana kadar inanmıyoruz."
"İHH'ya operasyon yapmak için düğmeye bastılar"
Yıldırım, "İHH'yı da içeriye almak için İHH'ya da operasyon yapmak için düğmeye bastılar bize gelen bilgi de bu" diye konuştu.
Bunun şu ana kadar yapılamadığını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize dedikleri elimizde görüntü var. Kimin görüntüsü? İşte şurada oturuyoruz ya... Konferansta oturduğumuz bu görüntüler dışarıda yaptığımız konferanstaki görüntüler, Suriye'nin içerisindeki görüntüler. Bize diyorlar ki 'Suriye'nin içerisinde silahlı adamlarla görüntünüz var'. Kimle olacak peki. Hadi sizin yüreğiniz yiyorsa Suriye'nin içerisine gidip yardım dağıtın. Elbette ki yardım dağıtırken koruma alacağız. Hangi bölgeye gidiyorsak o bölgede hangi grup varsa oradaki halka yardım etmek için o grupla irtibat, diyalog kuruyoruz."
Esirlerin değiş-tokuşu için Şam'a gittiklerini anımsatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Emniyet genel müdürlüğüne girdik. Orada görüntümüz var peki o zaman biz Esedçi mi olduk şimdi biz? Bunu bugün burada söylüyorlar o nedenle biz şu anda emniyetin bir kısmı bakın söylüyorum açık ve net, yargının bir kısmı hepsi değil bunların çıkardığı hiçbir görüntüyü, hiçbir yazıyı, hiçbir fotoğrafı, hiçbir dosyayı gerçekten incelenmeden kabul etmiyoruz, doğru bulmuyoruz ve bunların da uluslararası ishitbarat örgütleriyle işbirliği içinde olduklarına inanıyoruz."
Yıldırım, Mavi Marmara'ya bir sürü ülkeden insan katıldığını hatırlatarak, şunları konuştu:
"Bize diyorlar 'ne oldu' Şu anda Türkiye iki şeyle Avrupa ve Amerika'da anılıyor. Ne utanmazca bir şey bu hale koydular bu ülkeyi. Bir yolsuzluk, ikincisi de afedersiniz kasetler. Telaffuz bile edemiyorum. Bu ülkenin düştüğü duruma bakabiliyor musunuz? Elbette bunun hesabını verecekler, tek mesele Suriye. Şunu da söyleyeyim, Suriye konusunda bize teklifte bulundular. Bu teklifleri kabul etmedik. Bize de aynı operasyonu yapmak isteyen uluslararası güç var. Ama biz İHH olarak bütün tedbirlerimizi almışız. Allah'ın izniyle hiçbir şeyde de korkumuz yok."
-"Ben Netanyahu'nun çocuklarına beddua edemedim"
Yıldırım, "Cemaatle AK Parti arasında sürtüşme yaşıyor gibiler siz nasıl nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Bir taraf siyaset, siyasette hatalar olur, yanlışlıklar olur. Ama cemaat tebliğ ve davet için ortaya konulmuş, irşat için ortaya konulmuş, kendi alanından çıkmaması lazım. Siyasete kim müdahale ederse sıkıntı içerisine girer. En son bedduayı da kabul etmemiz mümkün değil. Bir cümle söylüyorum lütfen bunu kayıtlara geçelim yemin ediyorum ben Netanyahu'nun çocuklarına beddua edemedim. Bizi vuran, vurdurtan İsrail askerlerinin çocuklarına beddua edemedim. Dünyada İslam alimi olarak nam salmış, hepimizin saygı duyduğu biri, bir ülkenin liderinin çocuklarına, ailesine beddua edebilecek kadar bir hale gelmiş. Allah hepimizi affetsin tövbe etme zamanı."
Başka bir gazetecinin yardım konusunda uluslararası kuruluşlara ulaşıp ulaşamadıkları yönündeki bir soruya ise Uluslararası Suriye Halkına Yardım Kampanyası Genel Sorumlusu Dr. Bassam Dwaihi, "Mahalli ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla çalışıyoruz. Lakin buradan şunu şöylemek istiyorum Suriye'de Kızılay'la çalışamıyoruz. Kızılay orada bize yardımcı olamıyor ve yardımcı olamamasından dolayı oradaki katliamlara, yapılan zarara, hasara ortak olmaktadır" diye konuştu.
Daha sonra Suriye halkına yapılan yardımlar adına kurum ve kuruluş yetkililerine plaket verildi.
Bu arada yola çıkacak konvoyda, Suriye'nin kentsel ve kırsal
alanlarına ulaştırılmak üzere, battaniye, kışlık giyecek, bebek
giysileri, mama ve hazır gıda paketleri yer alıyorSİVİL HABER