İnsan ilişkilerinin kaçınılmaz olduğu dünyamızda karşılıklı eylemlerimizin sonuçlarını düşünmediğimiz zamanlar vardır. Özellikle günlük eylemlerimizin bir kısmı bilinçsiz yaptığımız hareketlerden oluşmaktadır. Bilinçsizliğimizin yanı sıra önyargımızı da yanımızda bulundurduğumuz zaman kendimizi daha da güvende hissederiz. Fakat artık evrensel dünya için yeni bir yol arkadaşına ihtiyacımız vardır. İşte bu yeni yol arkadaşının adı sosyolojidir.
Az gelişmiş toplumlarda varlığını hissettiremeyen fakat varlığı anlaşıldığı zaman gerçekten toplumsal ve bireysel anlamda büyük işlere imza atabilecek insanlara yol gösteren bir yol arkadaşıdır bu. Bu yol arkadaşı insanları birbirine karşı anlayışlı olmaya yönlendirir. Eleştiri yapar fakat önyargılı tavır takınmaz. Bilinilen olarak düşünülenlerin, doğru ve yanlış olarak nitelendirdiklerimizin ne kadar doğru ne yanlış olduğunun değerlendirmesini yapar. Gündelik bir olayda veya önemli bir akademik çalışma da bir yorum ile kısıtlı kalmaz. Bir yorumdan başka bir yoruma geçebilmeyi hedefler. Sonu olmayan bir yarış içerisinde önemli sorunlara duyulan merakın azaldığı dünyamızda merak duygusunu harekete geçirmeyi hedefler. Tüm bildik şeyleri zayıflatarak bireylere yorum yapın çağrısında bulunur. Soru sorar ve birbirinden farklı yanıtlarla karşılaşmayı da göze alır. Çünkü o yorumdan başka bir yoruma hareket eden bir yapıya sahiptir. Onun bu yapısı bireylere farklı yorumlarında kabul edilmesi anlamında bir çağrıdır aslında. Bu çağrının dikkate alınması ve amacına ulaşması ise sosyolojik düşünmenin kabul edilmesi benimsenmesi anlamına gelmektedir.
Ayrıca sosyoloji farklılıkları zenginlik olarak kabul edip toplumsal uzlaşma yolunda birleştirici bir vizyona da sahiptir. Bu yönüyle hepimizin bilmesi gereken bilgileri de içinde barındırmaktadır.
Sosyoloji ile ilgili yazılan bu kısa yazı sosyolojinin çok küçük bir yönünü ifade etmektedir. Sosyoloji bir denizdir. Yazımız ise bu denizdeki bir kum tanesi olabildiyse benim için ne mutlu!!