Papuçuma bakım yaptırmaya bir kundura dükkanına girdim; kunduracı bakım yaparken 'Bizim de peder bey eski kunduracıdır, Gedikpaşa' nın eskilerinden' dedim. Kim? diye sordu. Adını söyledim. Peder beyi tanıyormuş. Siz Kasımpaşa' nın en eskilerindensiniz lakin bildiğim kadarıyla yeriniz (Eviniz, arsanız) yok hala hepiniz kiradasınız dedi. Peşinden ekledi 'Sizler buradayken her yer bom boştu neden bir yer çevirmediniz?' Cevabı bende vardı ancak kendisine cevap vermektense soruyla karşılık verdim. Kendisinin de yaşı epey ilerde tahminen altmışlı yaşların sonundaydı. 'Peki amca sen kaç yıldır İstanbul'dasın?' dedim. 'Ben iki yaşında iken babam gelmiş yani yaklaşık altmış beş yıldır İstanbul'dayım' dedi. Bana yönelttiği soruyu kendisine sordum; 'Peki amca senin zamanında da buralar bom boştu, sen niye yer yurt sahibi değilsin?' dedim.
Ben sosyal antropoloji lisansı okudum ve yaklaşık yirmi üç senedir sosyal-siyasal araştırmalar yaparım. Bu sorunun cevabına da kültürrel, pisikolojik, siyasal ve felsefi öyle uzun cevap verebilirim ki inanın saatler sürer.
Amca tek cümlede bütün gerçekleri öyle bir özetledi ki; ne felsefeye ve antropolojiye hiç bir laf-ı güzafa gerek kalmadı.
'Oğlum yer yurt alacak kadar param olmadı; çalacak kadar da yüzsüz değilim'
Şimdiler de 2B tantanası almış başını gidiyor; peki nedir bu 2B ? Devletin zayıf olduğu zamanlarda ya da nüfuzu olan birilerinin işgal ettiği yani amcanın tabiriyle 'ÇALDIĞI' orman arazileri. Kimlerin hakkı var bu yerlerde? Tabi ki Yetmiş beş milyon vatandaşımızın. Ancak bütün vatandaşlar eşit olmasına rağmen bildiğimiz üzre bazı vatandaşlar daha eşit. Bir de vakıf ve hazine arazileri var. Hazine arazisinde yine Yetmiş beş milyon vatandaşımızın hakkı olmasına rağmen bence vakıf arazilerinde Milyarlarca dünya vatandaşının hakkı vardır.
Kasımpaşa'da 1570'lerde Piyale Mehmed Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan muhteşem bir cami vardır; bazılarınız görmüş ya da duymuştur. İki üç sene evvel çevresi açılarak tamamen eski halinde restorasyon çalışmasına tabi tutuldu. Ana avluya girişin yanında bir 'Gecekondu' vardı belediye bedelini ödedi ve iş makinesi gecekonduyu yıkmaya başladı. Bir kaç vuruş yaptıktan sonra gecekondu yıkıldı ve temelinden bilin bakalım ne çıktı? Bizzat Mimar sinanın cami için yaptığı çeşme, hem de altı yedi metre. Anlaşıldığı üzre gecekondu çeşmenin üzerine yapılmıştı.
Şimdi bana bu vahim olayın hangi dinde veya inançta nasıl bir açıklaması olduğunu Allah aşkına birisi açıklasın.
Allah dostu bir alime sormuşlar 'Efendim gecekondu caiz mi' diye. Allah ondan razı olsun yine yönetmeliğe kanuna felsefeye sosyolojiye gerek bırakmadan cevap vermiş.
'Oğlum niye gündüz konmadı'
İstanbul'un yaklaşık % 65'i bu ve benzeri durumla karşı karşıya. Çözün bakalım çözebilirseniz.
Kalın sağlıcakla