Müslümanların önemli özelliklerinden birisi Allah’ın rızasını kazanma konusunda sahip oldukları şevktir.
Rabbimiz Kur’an'ın pek çok ayetinde şevkin önemine dikkat çekmiş ve müminlerin hiçbir sınır tanımadan birbirlerini teşvik edip güçlendirmelerini tavsiye etmiştir. "... Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et..." (Nisa Suresi, 84) ayetiyle de emredildiği gibi, inananları şevklendirmek Kur’an ahlakını yaşayan insanlar için önemli bir ibadettir.
Müslümanlar şevkli olmanın önemli bir ibadet olduğunu bildikleri için her şart ve her durumda şevkli olurlar.
Müslümanların şevki Allah’a olan sevgi ve bağlılıklarının bir sonucudur. İmanın kazandırdığı bu şevk insanın hem bedensel hem de zihinsel kapasitesinin yükselmesine vesile olan bir güçtür. Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetine kazanma isteği Müslümanların daimi olarak güçlü ve şevkli olmalarına vesile olur. Allah’ın Kur’an'da müminleri tarif ettiği ayetlerden birisi şu şekildedir:
Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resulü'ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 15)
Müminlerin şevk anlayışı cahiliye toplumlarında yaşayan insanların şevk anlayışından çok farklıdır. Bu insanlar genelde menfaat elde edeceklerini umdukları konularda şevkli olurlar. Hatta çok zaman menfaatleri olan konularda büyük bir şevkle işe koyuldukları halde bir müddet sonra bıkkınlık ve sıkıntıya kapılabilirler. Oysa müminlerin sahip oldukları şevk Allah'a olan bağlılıklarından kaynaklanır.
Ayette bildirilmiş olan "iman edip sonra da hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah'ın rızasını kazanmak için çaba harcayanlar" ifadesi müminlerin şevkini açık şekilde ortaya koymaktadır. Samimi müminler Allah’ın büyüklüğünü ve gücünü gereği gibi takdir edebilirler.
Her varlığın O’na muhtaç olduğunu çok iyi bilirler. Bundan dolayı Allah’tan korkar ve hayatları boyunca Allah'ı hoşnut etmek için hiç bir kuşkuya kapılmadan çaba harcarlar. Bir insanın ömrü boyunca her ne olursa olsun hiçbir kuşkuya kapılmadan inandığı değerler uğrunda çaba harcaması ancak imanın kazandırdığı şevkle mümkün olabilmektedir.
Müslümanların şevkli olmasının bir diğer nedeni ise Araf Suresinin 56. ayetinde de bildirilmiş olan korku ile umut arasındaki ruh halidir:
"... O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır." (Araf Suresi, 56)
"Korku ile umut” arasında yaşamanın anlamı ise şudur: İman edenler Allah'ın kendilerinden razı olup olmadığından ve cennetine layık olabilecek kadar mükemmel bir ahlak gösterip gösteremediklerinden hiçbir zaman tam olarak emin olamazlar.