Mercimek Dünya
Cisimler uzaklaştıkça görünüşleri gerçek hallerinden farklılaşarak, ufalır. Bu farklılaşma perspektif prensipleriyle tarif edilir. Perspektif çizimleri, iki boyutlu yüzeye yeni bir boyut kattığı için hepimizin ilgisini çeker, çünkü resimdeki 3. bir boyut ona gerçeklik hissi katar. Fotoğraflarda dikkat çekmek için bu teknik çoğunlukla kullanılır; İki parmağı arasına güneşi, bulutları ya da Eyfel kulesini alan insan resmine bakmak bizlere ilginç gelir.
İşte beynimizin içindeki gördüğümüz dünyada da her şeyin bir derinliği vardır, yıldızlar bizden uzak görünürken, elimizde tuttuğumuz kalem yakın görünür. Ama aslında her biri beynimizde aynı düzlem üzerinde, aynı satıhtadır. Güneş bizden kilometrelerce uzakta görünür. Ama aslında yanımızda, beynimizin içindedir. Güneş’in bizim beynimizde var olmasına sebep olan şey, yalnızca ve yalnızca elektrik sinyalleridir. Aynı şekilde bizden binlerce kilometre çapında olarak bildiğimiz dev gök cisimleri ve galaksiler, aslında bir kaç santimetre içinde yaratılmaktadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bundan tam 1400 yıl önce bu gerçeğe şu şekilde dikkat çekmiştir;
“… Ebu Abdullah (İmam Cafer-i Sadık) dedi ki:Ey Hişam, kaç duyun var?
-Dedi ki “Beş duyum var.”
-Buyurdu ki:“Bunlardan hangisi daha küçüktür?”
-Dedi ki: “Görme duyusu.”
-Buyurdu ki: “Peki görme duyusunun çapı ne kadardır?”
-Dedi ki: "Bir mercimek kadar veya ondan daha küçüktür."
-Buyurdu ki: “Ey Hişam! Ön tarafına ve üst tarafına bak ve bana ne gördüğünü bana anlat.” Dedi ki:” Göğü, yeri, evler, saraylar, kara parçaları, dağlar ve nehirler görüyorum.”
-Dedi ki: “ Senin gördüğün bunca varlıkları bir mercimeğin veya ondan daha küçük bir şeyin içine girdirmeye güç yetiren Allah, dünyayı küçültmeden ve yumurtayı da büyültmeden bütün bir dünyayı yumurtanın içine sokabilir.” (Usul-i Kafi, El Kuleyni, Sayfa 104-105)
Peygamberimizin dikkat çektiği üzere beynimizde mercimek kadar bir yere tüm evreni sığdıran Allah, yarattığı herşeyi belli bir hikmetle var etmiştir. Bu durumu düşünüp kavrayabilen kişinin karşısına ise açık bir gerçek çıkar: İnsanların beyninde oluşturulan her görüntünün bir amacı vardır. Allah dünya hayatını, insanlardan hangilerinin daha güzel davranışlarda bulunacağını, kimlerin sadakat gösterip, Kendisi'ne bağlı kalacağını denemek için yaratmıştır. Başka bir deyişle dünya, Allah'tan korkup sakınanlarla, O'na nankörlük edenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan yeridir. Bu imtihan yerinde güzelliklerle çirkinlikler, iyiliklerle kötülükler, eksikliklerle mükemmellikler biraraya konmuş ve kusursuz bir imtihan sistemi kurulmuştur. İnsanlar, imanlarının ortaya çıkması için türlü şekillerde denenmektedirler. Dolayısıyla hepimizin dünyada ne için var olduğumuzu unutmadan, herşeyin aslına yani ahiret hayatına yönelerek hareket etmesi esas olandır. İnşaAllah, Allah bizlere dünya hayatının geçici bir meta olduğunu, ahiretin ise gerçek yurdumuz olduğunu unutturmasın.
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır. (Al-i İmran Suresi /14)
Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın vaadi haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın... (Fatır Suresi, 5)